Oğluma Mektup…
Bebeğim,
Bu gün otobüste gelirken aklıma ne geldi biliyor musun? seninle bir oyun oynamak:)) evet yanlış duymadın bir oyun oynamak. Oyunumuzu sana kısaca anlatayım. Eminim bu seni de çok heyecanlandıracak ve kesinlikle sen de katılmak isteyeceksin. Oyunumuzun adı bile olacak:)) Ne mi:
Anneden oğula, oğuldan anneye mektuplar....
İstersen ilk mektuba ben başlayım. E o kadar ayrıcalığımda olsun, ne de olsa benim fikrim bu:))
Bebeğim, bu gün seni her yönden kırdığımın farkındayım. Bunun savunması bile olamaz, asla kendimi, yaptıklarımı savunmayacağım. İnan şu satırları yazarken bile yaptığım bu hareketten dolayı ağlıyorum. O zaman ben neden yaptım diye kendi kendimi ha bire eleştirdim gelirken, tespit ettiklerime bilmem sen de katılır mısın?
1- Biz büyükler asla kendimizi sizin yerinize koyamıyoruz. Bizim vaktimiz çok önemli kesinlikle sizler bizim planlarımıza uymak zorundasınız. Ben evi planladığım saatte temizleyip, yola çıkamaya hazırlanmalıydım, o halde sen de bu planımdaki rolünü yerine getirmek zorundaydın. Yani bir yerde senin hafta sonu içinden geçenleri, yaşamak istediğin şeyleri yaşamanı kendi planlarımla alt üst ettim.
2- Senin sağlığını koruma telaşına düşmüştüm. O kremlerini ellerine sürmeyince hiç iyileşemeyeceksin kaygısına kapılmıştım.
3- Tüm bu telaşlardan sonra da bu çocuk neden beni anlamıyor diye içimde garip bir soru uyandı, bu soru yüreğimdeki annelik hoşgörüsünü, sabrını öyle ezip geçti ki seni hırpalamaya kadar geldi.
Canım oğlum ben şunu gördüm ki, ister büyükler olsun ister küçükler, hiç birimiz diğerinin yerine geçip hayatımızı yaşayamayız. Her insan kendini mutlu hissettiği anları yaşamak ister. Yaşadığı anı kendi yüreğince yaşamak ister. Bizim yaptığımızda bencilce, bu güzel saatlerimizi birbirimizden çalmak, anne baba, çocuğunun zamanını çalıyor, kendi yaşam koşturmalarına onu da ortak ederek,
çocuk anne ve babasının zamanını çalmak istiyor, onlara naz yaparak kapris yaparak.
Oysa hiç bir zaman kendimizi onların yerine koyup, onun yaşamını kendi yüreğindeki sese uygun olarak yaşamasını sağlamıyoruz. (Burada hemen bir tek uyarıda bulunmak istiyorum: Anne ve babalar çocuklarına biraz daha korumacı duyguyla yaklaşıyorlar. Kendilerince onları dışarıdaki zararlardan koruyorlar.
Hadi şimdi sıra sende, sende kendini benim yerime koy ve bu günkü yaşadığımız üzücü olayı bana anlat. Olmaması için ne yapmak gerekirdi. Ya da oldu ama ne hissettin. Bundan sonra olması ya da olmaması seni ilgilendiriyor mu? Olmasını istemiyorsan sen ne yapardın?
Seni çok seven mektup arkadaşın :)))))
Bebeğim,
Bu gün otobüste gelirken aklıma ne geldi biliyor musun? seninle bir oyun oynamak:)) evet yanlış duymadın bir oyun oynamak. Oyunumuzu sana kısaca anlatayım. Eminim bu seni de çok heyecanlandıracak ve kesinlikle sen de katılmak isteyeceksin. Oyunumuzun adı bile olacak:)) Ne mi:
Anneden oğula, oğuldan anneye mektuplar....
İstersen ilk mektuba ben başlayım. E o kadar ayrıcalığımda olsun, ne de olsa benim fikrim bu:))
Bebeğim, bu gün seni her yönden kırdığımın farkındayım. Bunun savunması bile olamaz, asla kendimi, yaptıklarımı savunmayacağım. İnan şu satırları yazarken bile yaptığım bu hareketten dolayı ağlıyorum. O zaman ben neden yaptım diye kendi kendimi ha bire eleştirdim gelirken, tespit ettiklerime bilmem sen de katılır mısın?
1- Biz büyükler asla kendimizi sizin yerinize koyamıyoruz. Bizim vaktimiz çok önemli kesinlikle sizler bizim planlarımıza uymak zorundasınız. Ben evi planladığım saatte temizleyip, yola çıkamaya hazırlanmalıydım, o halde sen de bu planımdaki rolünü yerine getirmek zorundaydın. Yani bir yerde senin hafta sonu içinden geçenleri, yaşamak istediğin şeyleri yaşamanı kendi planlarımla alt üst ettim.
2- Senin sağlığını koruma telaşına düşmüştüm. O kremlerini ellerine sürmeyince hiç iyileşemeyeceksin kaygısına kapılmıştım.
3- Tüm bu telaşlardan sonra da bu çocuk neden beni anlamıyor diye içimde garip bir soru uyandı, bu soru yüreğimdeki annelik hoşgörüsünü, sabrını öyle ezip geçti ki seni hırpalamaya kadar geldi.
Canım oğlum ben şunu gördüm ki, ister büyükler olsun ister küçükler, hiç birimiz diğerinin yerine geçip hayatımızı yaşayamayız. Her insan kendini mutlu hissettiği anları yaşamak ister. Yaşadığı anı kendi yüreğince yaşamak ister. Bizim yaptığımızda bencilce, bu güzel saatlerimizi birbirimizden çalmak, anne baba, çocuğunun zamanını çalıyor, kendi yaşam koşturmalarına onu da ortak ederek,
çocuk anne ve babasının zamanını çalmak istiyor, onlara naz yaparak kapris yaparak.
Oysa hiç bir zaman kendimizi onların yerine koyup, onun yaşamını kendi yüreğindeki sese uygun olarak yaşamasını sağlamıyoruz. (Burada hemen bir tek uyarıda bulunmak istiyorum: Anne ve babalar çocuklarına biraz daha korumacı duyguyla yaklaşıyorlar. Kendilerince onları dışarıdaki zararlardan koruyorlar.
Hadi şimdi sıra sende, sende kendini benim yerime koy ve bu günkü yaşadığımız üzücü olayı bana anlat. Olmaması için ne yapmak gerekirdi. Ya da oldu ama ne hissettin. Bundan sonra olması ya da olmaması seni ilgilendiriyor mu? Olmasını istemiyorsan sen ne yapardın?
Seni çok seven mektup arkadaşın :)))))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder