24 Kasım 2008 Pazartesi

Annelere bir yazı.. "müsait olunca beni severmisin"

MÜSAİT OLUNCA BENİ SEVER MİSİN ?

İçeri girer girmez neşeyle bağırdı:

-Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?

- Görmüyor musun ? Telefonla konuşuyorum.

Hiç kimsenin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu.

Herşey erteleniyordu telefon ve araba sözkonusu olduğunda…

Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapattı telefonu.

Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti:

-Sana yardım edeyim mi ? dedi en sevimli halini takınarak,

Annesi manalı manalı baktı:

-Hayırdır. Bir yaramazlık filan ? Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten.

Yorgunluk nasıl birşeydi ? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesioyuncağı yavasça elinden alır :

-Nasıl yorulmus yavrucak. Uykunun gülkokulu kolları sarsın seni, diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi.

Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, neden annesi kendisiyle böyle kızgın kzgın konuşuyordu.

-Anneciğim yoruldugun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor.

-Uykuya dalayım da gül kokuları kusur kalsın.Yorgunluktan ölüyorum.

Bu kelimeden nefret ediyordu."Yorgunum, Yorgun olduğumdan, Böyle yorgun, yorgunken"

-Anneciğim sen yorulma, diye...

-Yemekte konuşuruz cocugum.Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım.Hadi sen oyna biraz.

Hani siz yoruluyorsunuz ya...Eeee....Bende oynamaktan yoruluyorum.Ne yapayım bilmem???...

Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı. Işıklar söndü birden.

Annesi öfkeylesöylenmeye başladı.

-Mum da yok !! diye diye karıştırdı dolapları elyordamıyla.

Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü.Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını. Deli tavşanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı. ''Bak deli tavşan'' diyerek parmaklarını oynattı.Yoldan geçen arabaların farları duvardakı tavşana yol açtı.Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü .Duvardaki görüntü minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavaşça kanepeden aşağı sarktı.Neden sonra ışıklar geldi.

Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti.Birden kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı.

Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek.Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini.

Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu.

Çocuk sanki bir ipucu bekliyormuşçasına aralanan gözleriyle mırıldandı;

- İşin bitince beni sever misin anne? »
dedi.

Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı .

Lütfen sevgimizi yarınlara ertelemeyelim. Hayat telaşına kaptırıp kendimizi,sevdiklerimizi ihmal etmeyelim.Unutmayalim ki yaşamın en güzel yani sevgidir.

Unutmayalim ki yarın kimseye vaat edilmemiştir.


Sevgilerle kalın....

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi