Boz Esegin Ruyasi
Burasi daglarin etegine kurulmus, yesilliklerle bezenmis, yuksek tepelerden caglayanlarin aktigi, guzel kucuk bir koydu. Bu koydeki insanlar mutluluk icinde yasar, herkes birbirinin yardimina kosardi. Yalniz oyle biri vardi ki; butun isini kendisi gorur, kimseden yardim istemezdi.
Salih usta sabah erkenden essegiyle evinden cikar ormanda calisir, kestigi odunlari pazara goturup satar, aksam da hava kararmak uzereyken evine donerdi. O evin butun yukunu boz essek tasirdi. Boz essegi annesi bu evde dunyaya getirmisti. Annesi yasli oldugundan dolayi, daha fazla bu agir islere dayanamamis ve olmustu. Annesi oldugunde boz essek henuz cok kucuktu ve olumun ne oldugunu bilmiyordu. Annesinin yuk tasimaya gittigini ve mutlaka donup gelecegini dusunuyordu. Annesini ozledigi gecelerde onu hatirlayip, dayanamaz aglardi, onu hep ruyalarinda gorurdu. Dolayisi ile butun tasima isleri de boz essege kalmisti. Boz essek butun gun hic durmadan calistigindan yorgun dusuyor, ciliz bedeni bu yorgunlugu daha fazla kaldiramiyordu.
Gunler gunleri, haftalar aylari, aylar da yillari kovalamis durmus ve boz essek cok yaslanmisti. Gunlerden bir gun boz essek agil da yemlenirken, Salih usta ile karisinin konusmalarini duymustu.
Salih usta karisina;
- Bu boz essek cok yaslandi artik, isime fazla yaramiyor, azicik yuk tasisa hemen yorgun dusuyor. Bunu satip yerine biraz daha genc bir essek almayi dusunuyorum. Sen ne dersin hatun?
diye sordu karisina.
Karisi;
- Ama boz essek bu evde dogdu. Annesinin de, boz essegin de biz de cok hakki var. Onu nasil satmayi dusunursun. Bence boz essegin yanina bir essek daha alalim. Tasima isini ikisine paylastirirsak, hem boz essegin yuku hafiflemis olur, hem de alacagimiz essek fazla yorulmamis olur.
dedi.
Salih usta karisinin bu dusuncesi karsisinda cok ofkelenmisti. Ona bir hisimla cikisarak;
- Bana bak bu evde ben ne dersem o olur. Ben biliyorum ne yapacagimi, sen benim isime karisma. Zaten sana soranda kabahat.
dedi. Ve hizla agildan cikip gitti...
Butun konusulanlari boz essek duymustu. Yemini birakip uzun dusuncelere
daldi. Bir an annesini hatirladi.
- Ah annecigim nerelerdesin, beni neden yalniz birakip gittin? Cok caresizim, cok yalnizim annecigim.
diyerek agliyordu boz essek.
Goz yaslari icinde annesini dusunerek, tatli bir uykuya daldi. O gece ruyasinda annesini gordu. Annesiyle uzun uzun konusup, olanlari anlatti. Onu cok ozledigini, neden yanina gelmedigini sordu.
Annesi ona;
- Az kaldi yavrum, cok az kaldi. Yakinda kavusacagiz, ve bir daha asla ayrilmayacagiz. Biraz sabret yavrum, sakin huysuzluk yapma, diyordu.
Cilli horoz'un otmesiyle sabah olmustu. Salih usta ahira gelip boz essegi tekmeleyerek,
- Uyan hadi miskin essek, hala yatiyor musun? Seni bu gun pazara goturup satacagim, yerine de senden daha genc bir essek alacagim,
dedi.
Boz essek hic sesini cikartmadan, gordugu tatli ruyanin buyusunu bozmadan, yerinden dogrularak kalkti. Aslinda bu gun cok mutluydu, cunku ruyasinda annesini gormustu. Huysuzluk yapmanin hic sirasi degildi.
Salih usta boz essegin yularindan tutup cekistire cekistire pazara goturdu, aksama kadar pazarda kaldi. Boz essek oyle yaslanmisti ki, bir tane bile alicisi cikmamisti. Salih usta bu ise cok kizmis ve butun hirsini boz essekten alircasina, soylene soylene evinin yolunu tutmustu.
Karisi kapida onlari bekliyordu, Salih ustanin sinirli bir sekilde eve gelmesi butun olanlari anlatiyordu. O gun karisiyla Salih usta hic konusmadilar. Gece yatarken Salih ustanin aklina, dere kenarindaki yuksek yayla tepesi geldi.
"Madem ki boz essek bir isime yaramiyor, ve pazarda da onu satamadim, onu bosu bosuna besleyecek degilim ya. Zaten durumum cok kotu. Yarin
sabah ilk isim, onu alip yuksek yayla tepesine goturup birakmak olacak"
diye dusune dusune uykuya daldi.
Cilli horoz'un otmesiyle sabah olmus, gunes tum hasmetiyle gokyuzunden salina salina isIklarini etrafina saciyordu. Salih usta boz essegin yularindan
tutup, onu iteleye iteleye, bir yandan da soylene soylene yuksek yayla tepesine getirmisti. Salih usta boz essegin basini oksayip,
- Seni burada birakmak istemezdim ama baska carem yok. Inkar edecek degilim boz essek, ben de cok hakkiniz var, anneni de seni de cok sevdik. Biliyorsun benim sana bakacak durumum yok. Keske biraz daha maddi durumum iyi olsaydi da, seni burada boyle birakmak zorunda kalmasaydim. Ne olur bana kizma, seni ozgur birakiyorum.
dedi ve onu alnindan optu.
Salih usta aglamakli gozlerle, arkasina bile bakmadan oradan uzaklasti. Arkasina bakacak olursa onu birakamayacagini, buna yureginin dayanamayacagini cok iyi biliyordu. Bu nedenle arkasina bakmamasi gerektigini dusunuyordu. Cocuklarinin cok sevdigi boz essek ailesinin bir uyesi gibiydi ne de olsa.
Salih usta evine geldiginde, onu karisi karsiladi ve;
- Boz essek nerede?
diye sordu.
Salih usta aglamakli gozlerle karisina bakarak
- O'nu ozgur biraktim…
dedi.
Belli ki cok uzgundu. Salih usta butun gun yaptiginin dogru olup olmadigini dusundu. Evlerinden sanki bir cenaze cikmis gibi, buyuk bir sessizlik, buyuk bir sogukluk vardi. Cocuklardan bile "cit" diye ses cikmiyordu. Boz essegin yokluguyla evlerini buyuk bir sessizlik sarmisti. Boz essegi oylece birakip geldigi icin, karisi da Salih usta ile konusmuyor, ona surat asiyordu.
Bu durumu fark eden Salih usta ne kadar buyuk bir hata yaptigini fark etmis ve olanlardan dolayi cok uzulmustu.
"Meger evimin nese kaynagiymis boz essek" diye dusundu.
Salih usta ne karisiyla, ne de cocuklariyla hicbir sey konusmadi. Oturdugu yerden kalkarak yatagina dogru gitti.
Salih usta o gece yataginda saga sola donup durdu, bir turlu uyuyamadi.
Yaptigindan dolayi cok pismandi, ne de olsa yillarca evinin gecimini onun sayesinde yapmisti. Ormanda kestigi agaclari boz essege yukleyip, pazara goturup satmisti.
Salih usta;
"bu kadar vicdansiz olmamaliyim, yarin sabah ilk olarak onu biraktigim yerden alip, tekrar evime getirecegim. Bu saatten sonra onu calistirmam, o dinlensin. Bir essek alir, isimi onunla gorurum."
diye dusundu.
O sabah cilli horoz'un otmesiyle Salih ustanin yataktan kalkmasi bir oldu. Gunes tum guzelligini sergilercesine tepeden isIklarini saciyordu.
Salih usta boz essegi biraktigi yuksek yayla tepesine geldi, fakat boz essek biraktigi yerde yoktu. Etrafi arayip her tarafa bakti. Salih usta cok pismandi. Sonra gozune az otedeki ucurum geldi. Kosar adimlarla ucuruma dogru gidip asagi bakti. Bir de ne gorsun, boz essek dengesini
kaybedip, yasli bedenine hakim olamayip, ucurumdan asagi dusup olmustu. Basindaki ucusan les kargalari boz essegin cesedini yiyordu. Boz essegin kargalar tarafindan parcalanmis cesedini goren Salih usta, ucurumun kenarina diz cokup aglamaya basladi,
- Affet beni boz essek, affet beni. Boyle olsun istemezdim. Ne olur affet beni, cok pismanim. Nasil boyle bir hata yapabildim, hala aklim almiyor. Nasil dusunmeden hareket ettim bilemiyorum. Meger evimin nesesi senmissin. Cocuklarim seninle guluyormus, evim seninle nese doluyormus bilemedim. Cok uzgunum, ne olur affet beni.
diyerek, goz yaslarina hakim olamiyordu. Fakat son pismanlik care olmuyordu.
Boz essegin ruyasi gercek olmustu, cok sevdigi ve cok ozledigi annesine boylece kavusmustu…
Hem de bir daha asla ayrilmamak uzere…
11.05.2006 / ANKARA
Emine OKSUZOGLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder