7 Aralık 2008 Pazar

HANGİ MİNERAL VE VİTAMIN NE ISE YARAR

Sağlıklı bir vücut için hem vitaminler hem de mineraller hayati önem taşıyor. Eksiklikleri durumunda ciddi rahatsızlıklara yol açan vitamin ve minerallerin ayrı ayrı işlevlerini bu yazıda bulabilirsiniz.

Vücut için gerekli besin maddeleri anıldığında ilk olarak vitaminler akla gelir. Oysa vitaminler ne kadar gerekliyse mineraller de o kadar vazgeçilmezdir. Hatta mineralleri 'Besinlerin Sinderellası' olarak tanımlayan Dr. Earl Mindell'a göre vitaminler ne kadar önemli olursa olsunlar mineraller olmadan faydalı değiller.

Mindell, en çok bilinen yedi mineralin kalsiyum, iyot, demir, magnezyum, fosfor, selenyum ve çinko olduğunu, vücudun düzenli fonksiyonları için ise gerçekte 18 mineral gerektiğini vurguluyor. Mindell, minerallerin yardımı olmadan vitaminlerin işlev gösteremeyeceğini savunarak, "Vücudunuz bu ikilinin birlikteliğine ihtiyaç duyar" diyor. Şimdi mineral ve vitaminlerin tek tek ne işe yaradığına bakalım…

MİNERALLER

Magnezyum
Yağların yakılmasına ve enerji üretimine yardımcı olur.
Depresyonla mücadeleye yardım eder.
Daha sağlıklı bir kardiyovasküler sistem sağlar ve kalp krizini önlemeye yardımcı olur.
Dişleri sağlıklı tutar.
Kalsiyumla birleşerek doğal bir sakinleştirici olarak çalışır.
Adet öncesi sendromları azaltır.
Doğal kaynakları: Öğütülmemiş tahıllar, incir, badem, fındık, çekirdek, koyu yeşil sebzeler, muz.

Kalsiyum
Kemikleri ve dişleri korur, kemik kaybı ve kırılması riskini azaltır.
Bağırsak kanseri riskinin azaltılmasına yardımcı olur.
Uykusuzluğa iyi gelir.
Sinir sistemine yardımcı olur.
Doğal kaynakları: Süt ve süt ürünleri, tüm peynirler, soya fasulyesi, sardalya, fıstık, ceviz, ayçiçeği çekirdekleri, kuru fasulye, karalâhana, brokoli, yeşil meyve ve sebzeler.

Demir
Büyümeye yardım eder.
Hastalıklara karşı direnci arttırır.
Bitkinliği engeller.
Demir yetersizliğine bağlı anemiyi tedavi eder ve önler.
Doğal kaynakları: Karaciğer, kırmızı et, kurutulmuş şeftali, irmik, yumurta sarısı, istiridye, kabuklu yemişler, fasulye, pekmez, kuşkonmaz, yulaf ezmesi.

Potasyum
Beyne oksijen göndererek zihinsel faaliyetlerimize yardım eder.
Vücut atıklarının çıkartılmasında yardımcı olur.
Kan basıncını azaltmaya yardımcıdır.
Alerji tedavisinde faydası vardır.
Doğal kaynakları: Turunçgiller, domates, tüm yeşil yapraklı sebzeler, nane yaprakları, ayçekirdeği, muz, patates.

Selenyum
Çeşitli kanserlere karşı korur.
Kalp hastalığı ve felç riskini azaltmaya yardım eder.
Genç elastik dokuların korunmasına yardımcıdır.
Sıcak basması ve menopoz sıkıntılarını yatıştırır.
Kepeğin tedavisine ve önlenmesine yardımcı olur.
Sperm sayısını ve erkekteki verimliliği arttırır.
Doğal kaynakları: Deniz ürünleri, böbrek, karaciğer, buğday tohumu, kepek, ton balığı, soğan, domates, brokoli, sarımsak.

Çinko
Dahili ve harici yaraların iyileşme süresini hızlandırır.
Tırnaklar üzerindeki beyaz noktaları yok eder.
Prostat sorunlarının önlenmesine yardımcı olur.
Büyüme ve zihinsel uyanıklığı destekler.
Zihinsel rahatsızlıkların tedavisine yardım eder.
Soğuk algınlığının uzunluğunu ve şiddetini azaltmaya yardımcıdır.
Doğal kaynakları: Et, karaciğer, deniz ürünleri (özellikle istiridye), buğday tohumu, bira mayası, kabak çekirdeği, yumurta, toz hardal.

Manganez
Bitkinliğin giderilmesine yardımcı olur.
Kas reflekslerinin yardım eder.
Osteoporozun engellenmesine yardımcı olur.
Belleği geliştirir.
Sinirsel hassaslığı azaltır.
Doğal kaynakları: Tahıl, fındık, yeşil yapraklı sebzeler, bezelye, pancar.

VE VİTAMİNLERİN ÜÇ ASI

C vitamini
Yaraları, yanıkları ve kanayan diş etlerini iyileştirir.
İdrar yolları enfeksiyonu tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini artırır.
Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandırır.
Birçok viral ve bakteriyel enfeksiyonun önlenmesine ve genellikle bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.
Kansere neden olan maddelerin oluşmasına karşı koymada yardımcı olur.
Damarlardaki kan pıhtılaşmasını düşürür.
Soğuk algınlığının tedavisinde ve önlenmesinde yardımcıdır.
Protein hücrelerini bir arada tutarak yaşamı uzatır.
Doğal kaynakları: Turunçgiller, meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, domates, karnabahar, patates ve biberler.

D vitamini
Güçlü kemik ve dişler için kalsiyum ve fosforu kullanır.
A ve C vitaminleriyle birlikte alındığında soğuk algınlığını önler.
Konjonktivitin tedavisine yardımcı olur.
Doğal kaynakları: Balık ciğeri yağı, sardalya, ringa, somon balığı, ton, süt ve süt ürünleri ile güneş ışığı.

E vitamini
Hücresel yaşlanmayı yavaşlatarak daha genç görünmenizi sağlar.
Daha fazla dayanma gücü vermek için vücuda oksijen sağlar.
A vitaminiyle birlikte çalışarak akciğerleri hava kirliliğinden korur.
Çeşitli kanserleri önlemeye yardım eder.
Kan pıhtılaşmasını önler ve çözer.
Yanıkların iyileşmesini hızlandırır.
Kan basıncını düşürür.
Düşüğün önlenmesine yardımcı olur.
Kalp hastalığı ve felç riskini azaltır.
Doğal kaynakları: Erken Hasat Sızma Zeytinyağı, Sızma Zeytinyağı, fındık, Brüksel lahanası, yeşil yapraklılar, ıspanak, kepek, tahıl, yumurta, buğday tohumu, soya fasulyesi.

YIL 2050.

YIL 2050.

AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:


- Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları ABye alacak mıyız?

AB Başkanı:

- Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, tüm Türkiye ingilizce konuşacak, türkçeyi yasaklıyorum.

-Efendim onu 5 yıl önce yaptılar, hatırlamıyor musunuz?

- O zaman söyle Kıbrısı versinler

- Efendim onu da 40 yıl önce verdiler zaten

- O zaman söyle Güneydoğuya özerklik versinler.

- Aman efendim, Türkiyede Güneydoğu mu kaldı, 2020 de bağımsız devlet oldu ya orası zaten

- O zaman söyle (sözde) Ermeni soykırımını tanısınlar.

- Efendim, sadece Ermeni değil, Pontus, Yunan, Bulgar, Rus, Ukrayna,

Moldova soykırımını bile tanıdılar, hatta Çanakkale savaşından dolayı

İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda soykırımını bile tanıdılar ya. nasıl unuttunuz.

- Hımmm o zaman söyle, kokoreç yasaklansın

- Aman efendim, onu yemeyi 2008 de bıraktılar

- İsa aşkına, ya ne bileyim? kınayı yasaklayın, yakamasınlar

- ooooooo beyefendi. onu da çoktan bıraktılar.

AB başkanı düşünüp taşınır ve ;

- EEEE DAĞITIN O ZAMAN AVRUPA BİRLİĞİni

Atatürk diyor ki

__._,_.___

Öğretmenim çok suçlusun.

Dün selamını aldım Öğretmenim. Eğer hapishanede olmasaydım gelip hem
> elini öper, hem de bu sözlerini yüzüne söylerdim.Sen çok suçlusun
> öğretmenim.Bana kızmışsın, eleştirmişsin. "Böyle bir insanın öğretmeni
> olduğum için utanıyorum" demişsin. Doğru söylemişsin. Benim gibi bir
> insan yetiştirdiğin için gerçekten çok utanmalısın. Çünkü ben
> gururlanacak hiçbir güzel şey yapmadım. Aileme, çevreme ve
> sevdiklerime zarar verdim, kötü işlere bulaştım. Sonunda da hapse
> girdim. Ben iyi bir insan, faydalı bir kişi olamadım. Bu doğru. Ben de
> kendimden memnun değilim. Çevredeki insanlar tarafından dışlanmak,
> horlanmak ve kötü bir insan olarak görülmek elbette ki, insanı memnun
> etmez. Ama öğretmenim, benim bu kötü ahlakım ve yanlış
> davranışlarımın sebebi sensin.
>
> Sen çok suçlusun öğretmenim.
>
> Beni okutan, beni eğiten ve bana şekil veren sensin. Sana baktım,
> örnek aldım. Ne verdiysen o oldum. Seninle beş yıl aynı okulu
> paylaştım, sonra da mezun oldum. Hatırlar mısın maceralarımızı,
> hatırlar mısın bana yaptıklarını?Gel birlikte hatırlayalım da neden
> suçlu olduğunu söyleyeyim.Annem yoktu. Evimizdeki ikinci anne de beni
> istemiyordu. Ailede hiç huzurum ve rahatım yoktu. Her şeyi eksik ve
> noksan yapıyordum, verdiğin görevleri de bu yüzden yerine
> getiremiyordum. Benim zor hayat şartlarımı bildiğin halde asla
> anlayışlı olmadın, hep üzerime gelip, çok ağır, çok ezici ve gururumu
> kırıcı hesaplar sordun. Beni hem sevgiden, hem okuldan, hem de
> toplumdan soğuttun.
>
> Neler mi yaptın?
>
> Annem olmadığı için temiz ve tertipli olamıyordum. Benimle her sabah
> bu yüzden alay ederdin. Ya kirli ve yırtık pantolonumla, ya kirli
> ellerim ve uzamış tırnaklarımla, ya da bakımsız yüzüm ve saçlarımla
> alay ederdin. Nasıl ezilip büzülürdüm, küçülürdüm ve sana içten
> bilenirdim.Ödevlerimi yapmayınca, elindeki cetvelle vurmadığın ve
> acıtmadığın yer kalmazdı. Dayanamayıp ağlayınca da "Erkekler ağlamaz"
> derdin. Bu yüzden, okula gelmek bana işkence olurdu. Zaten huzursuz
> evden bir an önce kaçmak, kendimi dışarı atmak isterdim. Tek sığınağım
> okuldu. Okulu da sen bana dar ederdin, senin yüzünden geldiğime pişman
> olurdum. Bu yüzden bütün insanlara, herkese isyan eder, asi olurdum.
>
> Bir gün beni babama şikayet etmişsin: "Ders çalışmıyor ve çok
> yaramazlık yapıyor" diye... Babam beni ölesiye dövdü. Babamın o ölesiye
> dayağına değil, senin şikâyetine içerledim.Ah öğretmenim sen çok
> suçlusun.
>
> Ne olurdu öğretmenim bana bir güleryüz gösterseydin, hal-hatırımı
> sorsaydın, yanağımı okşayıp, bir sevgi gösterisi yapsaydın ve beni
> kendine bağlayıp, nasihatler etseydin.Neden bunları benden esirgedin?
> Halbuki sana sığınmayı, senden yardım beklemeyi ne kadar istemiştim?
> Ah beni bir kez koruyup kollasaydın, belki de o isyan ateşi yanmadan
> sönecekti.
>
> Beni kaç kez sınıftan kovdun, onurumu beş para ettin. Arkadaşlarımın
> önünde benimle alay edince ve onların da bana gülüşlerini görünce, kaç
> kez ölmek istemiştim.
>
> Kısacası, sen bana iyi bir model olamadın, örnek bir öğretmenlik
> sunamadın. Benim toplum için zararlı olmama zemin hazırladın. Bir
> anlamda ektiğin tohumlar, ruhumda isyan meyvelerini verdi. Sonra da
> hem kendime hem de çevreme zararlı bir insan olup, çıktım.Sen çok
> suçlusun öğretmenim.
>
> Benden o şefkati esirgemeseydin ne olurdu? Bana da bu acıyı
> yaşatmasaydın? Evet, utan öğretmenim. Benim yaptıklarıma bakarak utan.
> Bana öğretmen olduğun için utan. Utan da, diğer öğretmenler senin gibi
> olmasınlar.Sen çok suçlusun öğretmenim. Ama, yine de ellerinden
> öperim. Çünkü ne de olsa sen benim öğretmenimsin.
>
> Cezaevinden Ziya Ş.
>
> Sait ÇAMLICA
>
> Eğitimci - Yazar

Fenerbahçe Taraftar Klibi

http://i247.photobucket.com/albums/gg158/gaggag/thumbs20080927042945.jpg

http://rapidshare.com/files/104783718/FenerBahcetaraftarKlibi.wmv

Günde 2 Litre Su İçmek Yararlı mı?




Suyun hayatımızın için ne derece önemli olduğunu biliniyor. Fakat çok fazla su içmek gerçekten o kadar yararlı mı, yoksa sadece bir mit mi? Günde 2 litre su içilmeli inancı bir mit...Yapılan yeni bir araştırma, çok su içmenin sağlığa faydalı olduğu yönünde hiçbir kanıt bulunmadığını ortaya koyuyor olabilir...




RealAge doktorlarından Axel Goetz, konuyla ilgili 'Geçmişte daha fazla suya gereksinim duyduğunuzu veya hafifçe dehidrate olduğunuzu gösteren bulgular kendinizi ağır sıvı kaybının kendini daha yorgun hissetmek gibi bulgularına karşı korumanıza yardımcı olabilirler. Bununla birlikte duyduğunuz gereksinimin ötesinde sıvı almanın yararı oldukça düşüktür. Tuvalete çok daha sık gitmenizin dışında bir sonuç üretemezler.' şeklinde konuşuyor.




Özellikle 1990'larda yaygınlaşan bu inanca göre, günde iki litre su tene iyi geliyor, kilo verilmesine ve vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor; bunun yanı sıra yeterli su içmeyenler sağlık problemleriyle karşılaşabiliyor. Bu mitin yaygınlaşması, insanları susadıkları zaman su içmek yerine, gün boyunca ellerinde su şişesiyle dolaşmaya sevk etmişti.




Ancak, Pennsylvania Üniversitesinden Dr. Dan Negoianu ile Dr. Stanley Goldfarb'ın klinik çalışmaları tarayarak vardıkları sonuç, bu kadar çok su içmenin saptanmış herhangi bir yararı olmadığı yönünde. Bilim adamları, sıcak ve kuru havalarda su ihtiyacının arttığını, bazı hastalıklardan mustarip olanların fazla sıvıya ihtiyaç duyabileceğini, ancak ortalama sağlıklıklı insanlar için böyle bir ihtiyaç bulunmadığını belirtti.




Yeni araştırmaya göre, susuzluk derinin görünümünü değiştirebiliyor, ancak çok su içmenin deriyi güzelleştirdiğine dair klinik bir bulgu yok. Dehidrasyon ise kaçınılması gereken bir durum. Dr.Axel Goetz konuyla ilgili 'Dehidrasyon için en iyi tedavi dehidrasyonu önlemektir. Bu nedenle sıcak ve kuru bir ortamda çok terleyeceğinizi veya çok sıvı kaybedeceğinizi düşünüyorsanız sıvı dengesinde açık vermemek adına önceden biraz su içmek doğru olacaktır.' açıklamasını yapıyor.




Bunun yanı sıra bazı araştırmaların, fazla suyun böbreğin tuz ve üreyi vücuttan atmasına yardımcı olduğunu gösterse de bunun sağlığa ne gibi yararı olduğunu göstermekte başarısız kaldığı belirtildi.




Daha çok su içmenin tokluk hissi yaratıp kilo vermeye yardımcı olduğu iddiasını da araştıran bilim adamları, bu konudaki araştırmaların da somut sonuca varmada başarısız olduğunu belirtti.Journal of the American Society of Nephrology'de yayımlanan araştırmada, Genel olarak bu konuda kanıt yetersizliği söz konusu deniliyor.




RealAge olarak sizlere vereceğimiz tavsiye ise, '. Prostat veya idrar tutamama probleminiz olmadığı halde can sıkıcı derecede sık olarak tuvalete gidiyorsanız gereğinden fazla sıvı alıyorsunuz demektir.Sıvıları rahatça tüketebileceğiniz miktarlarda alın. Sıcak havalarda ve fiziksel olarak yoğun efor harcadığınızda veya hasta iken sıvı alımınıza özellikle dikkat edin.Yoğun çalıştığınızda veya antrenman yaptığınızda zaman zaman dehidrasyon belirti ve bulgularını kontrol etmeyi unutmayın, kişisel yapınıza ve çevrenize uygun olmayan önerilere de kulak asmayın. Vücudunuzun sesine kulak vermeniz sıvı alımınızı artırmanız veya beslenme programınızı yüksek sıvı içerikli besinlerle takviye etmeniz gerekip gerekmediğini anında saptamanızı kolaylaştırabilir.'

İyi Bir Uyku İçin 10 Yiyecek Sırrı




7-8 saatlik deliksiz bir uykunun sırrını size açıklıyoruz: Yatmadan yaklaşık 1.5 saat önce mutfağa dalın. Ancak öyle her bulduğunuzu yiyeceksiniz gibi bir yanlışa kapılmadan dalın. Yaklaşık 200 kalori civarındaki bazı sihirli yiyecekler ile hem sindirim sisteminizi yormamış olursunuz, hem de kaslarınızı gevşetip, sakinleşirsiniz. Serotonin ve melatonin hormonları sayesinde ise deliksiz bir uykuya kavuşursunuz. Sizin için hazırladığımız listeden 1 veya 2 adedi geçmeyecek şekilde dilediğiniz seçimi yapmakta özgürsünüz!




Muz: Açık olarak söylemek gerekirse sarı bir poşet içindeki uyku hapları olarak adlandırabiliriz. Seratonin ve melatonin dışında aynı zamanda magnezyum içeren bu meyve, kaslarınızı gevşetip sizi rahatlatır.




Papatya Çayı: Sizi yatağa huzurlu bir şekilde yatıracak bir çaydan bahsediyoruz. Sakinleştirici özelliği sayesinde papatya çayı , kaygılı ve sinirli bir bünyenin en iyi panzehiridir.




Ilık Süt: Evet çok duyduğunuzu biliyoruz.Fakat bu bir mit değil, gerçektir. Süt içeriğinde bulunan ve tripsin etkisiyle serbestlenen ve organizma için gerekli bir aminoasit olan triptofan sayesinde beyniniz yatışır ve daha sağlıklı bir uykuya dalarsınız. Elbette ki sıcak sütün yıllardır duyduğumuz birçok iyileştirici özelliği sayesinde psikolojik bir etkileşim de duyabilirsiniz.




Bal: Bitki çayınızın veya ılık sütünüzün içine atacağınız bir çay kaşığı kadar balın etkileri hiç de göründüğü kadar küçük değildir. İçeriğindeki şeker her ne kadar vücudu hareketlendirmeye niyetlense de, az miktarda glikoz oreksine dur işareti yapar. Oreksin son zamanlarda keşfedilmiş ve beyni hareketlinderen bir nörotransmiterdir.




Patates: Az miktarda fırında pişirilmiş patatesin iyi bir gece uykusuna yardımcı olabileceğini pek sık duymadığınızı biliyoruz. Midenizi yormayacağı gibi, içeriğindeki tripofan sayesinde asit seviyesini düşürür. Etkiyi daha da artırmak için sütle birlikte püre kıvamına getirip yiyebilirsiniz.




Yulaf Unu: Yulaf içeriğindeki melatonin sayesinde iyi bir uykunun en iyi ilaçlarındandır. Bir miktar Akçaağaç şerbetiyle karıştırsanız hem de lezzeti ile sizi büyüleyecektir.




Badem: Bir avuç kalp dostu bu yemişlerden yediğiniz takdirde, sizi tatlı bir şekerlemeye götüren yolculukta en büyük yardımcınızı bulmuş olacaksınız. Hem tripofan içeriği hem de uygun ölçüde içerdiği kalsiyum sayesinde kaslarınızın rahatlamasına yarar.




Keten Tohumu: Hayat bazen ters gittiğinde ve siz de kendinizi kötü hissettiğinizde, 2 kaşık keten tohumunun sizlere yardımcı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Süt veya yoğurt içine katabileceğiniz keten tohumu, omega 3 yağ asitleri açısından zengindir ve doğal bir moral verici etkisi bulunmaktadır.




Kepek Ekmeği: Bal kattığınız çayınız ile birlikte yiyeceğiniz bir ince dilim kepek ekmeği, vücuttaki insülinin biraz serbest kalmasına ve tripofan ile seratonininize uyku vakti mesajını yollamasını sağlamaktadır.




Haşlanmış Hindi: Yılbaşını unutun. Güzel bir uykunun 2-3 saat öncesi, bir ince dilim kepek ekmeği üzerine koyacağınız küçük bir parça haşlanmış hindi eti yararlı olacaktır. İçeriğindeki tripofan sayesinde midenizde çok miktarda protein olmadığı zamanlarda bile sizi rahatlatır.



Midenizde Bir Şişkinlik Mi Var?




Midenizdeki doluluk hissini azaltmanın kolay yolları

Karnınızda şişkinlik hissettiğinizde kemerinizi gevşetmeniz gerekebilir ve daha rahat bir pantolon giyme ihtiyacını hissedebilirsiniz. Bunun nedeni çok fazla yemek yemeniz olmayabilir.

Midenizdeki sebebi gastrointestinal (mide ve bağırsak) sisteminizdeki bir eksiklikten kaynaklanır.




Kendinizi neredeyse patlayacakmış gibi hissettiğinizde rahatlamak için birçok şey yapabilirsiniz. Gaz ve şişkinliğe neden olan etkenlerin ne olduğunu öğrenerek daha kolay önlem alabilirsiniz.

Eğer midenizdeki şişkinliğin sebebinin gaz olduğunu düşünüyorsanız, bu güzel bir tahmin diyebiliriz. Fazla gazınız olması, karnınızı sizi rahatsız edecek derecede dolu hissetmenize neden olabilir.




Midede gaz oluşmasının nedenleri şunlardır:

Hava yutmak: Yemek yerken, özellikle karbonatlı içecekler içerken, sakız çiğnerken, şeker emerken ve dental tedavide kullanılan aparatları kullanırken hava yutmak.

Sindirilmemiş yemekler: Bu besinler faydalı bakteriler tarafından parçalanırken gaz dışa çıkar. En fazla gaza neden olan gıdalar; sindirilmemiş karbonhidratlar, çözülür lifler, yapay tatlandırıcılar ve meyvelerde bulunan şekerler sebzeler, baklagiller ve süt ürünleridir.

İnsanların günde 10 ila 25 kez arası gaz çıkarmaları normal kabul edilir. Birçok kişi karnında şişkinlik olmasını midelerindeki fazla gaza bağlar. Aslında gaz, karın şişkinliğinin tek sebebi değildir. Normal miktarda gaz üretirken de midenizde şişkinlik hissedebilirsiniz.




Midede şişkinlik oluşmasının asıl nedenleri

Fazla gaz, midede şişkinlik oluşmasının sebeplerinden sadece birisidir. En fazla görülen Sebeplerden biri de gastrointestinal (Gİ) fonksiyon bozukluklarıdır. Gİ sistemin çalışmasını bozan bu bozukluklarının çoğunun nedeni bilinmemektedir. Eğer karın şişkinliği gibi Gİ semptomlarınız varsa doktorunuz, Crohn hastalığı veya kanser ihtimaline karşı sizden laboratuvar testleri yaptırmanızı isteyebilir. Eğer testinizin sonuçları normal çıkarsa semptomlarınızın sebebi bir gastrointestinal fonksiyon bozukluğu olabilir ve bu semptomlar için görünür bir sebep bulunmayabilir.

Bağırsaklarında fazla gazı olmadığı halde kronik karın şişkinliği problemi yaşayan birisi yine de kendisini rahatsız hissedebilir. Bu tip bir şişkinliği sebebini belirlemek üzere test yapıldığında sorun yaratan bir etkenin ortaya çıkmayabilir.




Gastrointestinal fonksiyon bozuklukları:

İrritabl bağırsak sendromu (Spastik kolon)

Dislepsi

Kronik kabızlık

Kronik ishal

Kronik mide şişkinliği




Doktorlara göre, Gİ fonksiyon bozuklukları olan bazı kişiler, mide ağrısı ve normal gaza karşı hassas olabilir. Gİ sistemdeki kas büzülmelerinin koordineli olmaması nedeniyle de rahatsız edici semptomlar oluşabilir.

Yeni yapılan bir çalışamaya göre bazı insanlarda serotonin ndirim sisteminde bulunan nörontransmitter madde)seviyesinin anormal seviyelerde olması bazı Gİ fonksiyonel bozuklukların başlıca nedenidir.

Mide şişkinliği, Gİ fonksiyon bozuklukların en çok görülen semptomlarıdır. Gİ fonksiyon bozukluğu olan insanların %96'sında mide şişkinliği olur.





İrritabıl bağırsak sendromu

İBS yani spastik kolon, en yaygın görülen Gİ bozukluğuna denir. Mide şişkinliğine, ağrıya ve rahatsızlığa neden olur. İBS'si olanlar kabızlık, ishal ya da farklı zamanlarda her iki problemi de yaşarlar.





Tedavi

Eğer tıbbi bir rahatsızlığa bağlı olmayan bir mide şişmesi problemiz varsa, uyguladığınız diyeti değiştirmeniz ilk adım olarak düşünülebilir. Yediğiniz yemekleri ve yeme sıklığınızı değiştirin. Aşağıdaki aşamaları takip edebilirsiniz:

1.Gün boyunca küçük porsiyonlarla sık yemek yiyin.

2.Yemekleri daha iyi sindirebilmek için yiyecekleri iyi çiğneyin.

3.Yemek yerken dik oturun.

4.Karbonhidratlı içeceklerden uzak durun.

5.Sindirimi yavaşlatan fazla yağlı yiyeceklerden uzak durun. Bunun sonucunda yiyecekler kolonda daha uzun süre kalır ve daha fazla gaz üretir.

6.Her gün egzersiz yaparak bağırsak fonksiyonlarınızın daha iyi çalışmasını sağlayın.

7. Gazı arttırıcı yiyeceklerden uzak durun.




Gaz oluşumunu tetikleyen gıdalar

Karbonhidratlar:arpa, mısır, yulaf, patates, buğday, tam tahıllar,

Süt ürünleri (Laktoz): süt, peynir, yoğurt,

Meyve: Elma, şeftali, armut, kuru erik, kuru meyve,

Baklagiller: Bezelye, mercimek, kabuklu yemişler, bezelye,

Sebzeler: Enginar, kuşkonmaz, brokoli, Brüksel lahanası, kabak, karnabahar, soğan olarak sayılabilir.

Tatlandırıcılar: Meyve suyu, alkolsüz içkiler, şekerleme, ve şekerli atıştırmalıkların içinde bulunan fruktoz, maltitol, manitol, ve diyet içeceklerin ve atıştırmalıkların içinde bulunan sorbitol.


Sağlıklı Uyanmanın 10 Yolu




1: Güneş İçeriye Girsin: Yatmadan önce perdeleri veya panjurları yarım açık duruma getirin. Böylece sabahın erken saatlerinden itibaren güneş ışınları odanızı dolduracak, ve bu doğal ışınlar beyninize sinyal göndererek melatonin ve adrenalin hormonlarının salgısını tetikleyecektir. Bu sayede alarmınız çalmaya başladığında, fiziksel olarak zaten kalkmaya hazır ve yarı dinç bir halde olacaksınız. Tabii ki erken yatarsanız bu süreci çok daha sağlıklı bir hale sokabilirsiniz.




2: Alarmı 15 Dakika Erkene Kurun: Saatinizin alarmını, kalkmanız gereken süreden 15 dakika daha erkene kurmanın yararları gerçekten büyüktür. Bu sayede hızla yataktan kalkıp, evden çıkmanız için ayırmış olduğunuz minimum süreyi bir telaş içerisinde geçirmek zorunda kalmazsınız. Yataktan daha rahat, ve sakin hareketlerle kalkar, güne daha huzurlu bir başlangıç yapabilirsiniz. Yatakta uyanık halde geçireceğiniz birkaç fazladan dakika sayesinde, hem fiziksel hem de ruhsal olarak kendinizi yeni başlayan güne daha iyi adapte edeceksiniz.




3: Güneşe Ulaşın: Genelde filmlerde gördüğümüz bir sahne vardır. Pencere önünde yukarıya doğru gerinerek güneşe ulaşmaya çalışmak.
Her ne kadar meşhur bir film klasiği de olsa, bu hareketin yararı çok büyüktür. Sadece 15 saniyenizi harcayarak açık pencere önünde kollarınızı yukarıya kaldırarak gerinin. Ayak parmaklarınızı ve dirseklerinizi açıp kapayarak vücudunuzdaki kan dolaşımını hızlandırın. Hem temiz ve taze havayı solumuş olacak, hem de güne fiziksel olarak çok iyi bir başlangıç yapmış olacaksınız.




4: Günlük Vitamin Alın: Günlük olarak alacağınız vitaminler gerçekten yararlıdır. Vitamin tabletlerinizi, mutfakta duran kahvenin yanına koyarsanız, unutma şansınızı çok aza indirmiş olursunuz.




5: Kararları Sabaha Bırakmayın: Gerçekten rahat bir sabah geçirmek istiyorsanız, çok basit kararları bile geceden almalısınız. Ne giyeceğiniz, kahvaltıda ne yiyeceğiniz, işe hangi araçla ve hangi yoldan gideceğiniz gibi kararları akşamdan almak, sabah sizi daha stresten uzak yapacaktır. Buna ilave olarak, sabah ritüeli takıntınızdan vazgeçin. Her sabah kahvaltınızı evde yapmak zorunda değilsiniz, nadiren de olsa yapğacağınız ufak değişiklikler, sıkıcı sabah ritüellerine renk katabilir.




6: Kahve Kokusunun Cazibesi: Gerçekten alabileceğiniz en iyi kahveyi satın alın. Taze çekirdekli olanlar listenin başında olabilir. Zaman ayarlı kahve makinelarından kullanırsanız, sabah ayarlayacağınız saatte nefis bir taze kahve kokusu ile uyanabilirsiniz. Kulağa hoş geliyor değil mi? Güçlü kahve kokusu sizi yataktan bir an önce kalkmaya zorlayacak ve kendinize getirecektir. Eğer ki gün içerisinde kesinlikle kahve içeceksiniz, bunu yapmanın en iyi zamanı sabah saatleridir.




7: Dilinizi Fırçalayın: Ağzımızın gece boyunca yaklaşık 300 bakteriye ev sahipliği yaptığını biliyor musunuz? Sabah oluşan kötü kokudan kurtulmak, güne güzel bir başlangıç yapmak için iyi adımlardan bir tanesidir. Dişlerinizi fırçalarken 1 dakikanızı dilinize ayırın ve yavaşça dilinizi fırçalayın. İnanın daha iyi hissedeceksiniz.




Yazın gelmeye başlamasıyla, geç saatte yatmaya başlayanlar için zorlanmalar başladı. Özellikle işe ve okula erken saatte gidenler, yataklarından daha zor kalkmaya, kendilerini kalkmaya isteksiz ve halsiz hissetmeye başladı. Sizin için hazırladığımız çok pratik ve basit öneriler ile bu sorunun önüne geçebilir, sabahları daha zinde ve sağlıklı uyanabilirsiniz.




8: Az Miktarda Şeker: Sabahları tüketeceğiniz çok az miktardaki şeker yararlı olabilir. Virginya Üniversitesi uzmanlarının yaptığı bir araştırmaya göre, kahvaltıda az miktar şeker alanların hafızalarının, almayanlara oranla daha güçlü olduğu ortaya kondu. Miktarı abartmayın, küçük bir çay kaşığı kadar şeker almanız yeterlidir.




9: Takvimin Önemi: Mutfağınıza büyük bir takvim koyun. Dün geceden, bugün için yazmış olduğunuz aktiviteleri ve yapılacak işleri, kahvenizi yudumlarken okuyun. Bu hem sizi -acaba neyi unuttum- stresinden kurtaracak, hem de kapıdan daha rahat ve huzurlu çıkmanızı sağlayacaktır.




10: Aşkın Gücü: Sabahları evde bulunan sevdiklerinizi öpün. Bu, evin güzel bir köpeği veya şirin kedisi de olabilir. Ünlü terapi uzmanlarına göre sevgi ve aşkın paylaşımı sayesinde, stres ve ona bağlı sıkıntılar hafifliyor, zihne sakinlik ve huzur geliyor. Böylece güne çok daha iyi başlamış oluyorsunuz.


Kilo Verme Hakkında Yanlış Bilinenler




1: Patates ve ekmek kilo aldırır: Aslında tam tersidir diyebiliriz. Nişasta içeren sebzeler ve ekmek (sadece kepek ekmeği), vücudunuzda beyinden kaslara kadar ihtiyacınız olan kaliteli karbonhidratı içerirler. Elbette ekmeğinizin üzerini tereyağı ile kaplar veya patatesi haşlanmış değil de kızartma olarak tercih ederseniz, kalorileri üçe dörde katlarsınız.




2: Yemekten önce bir bardak su içmek iştahı keser Hem evet hem de hayır diyebiliriz. Su eğer yemekle birleştirildiyse, iştahı hafifletmekte yardımcı olur. Örnek olarak, çorba ve meyve suyunu gösterebiliriz. Yapılan bir araştırmada, bir grup kadına tavuk çorbası içirilirken, diğer gruba ise bir bardak su ve pirinçli tavuk yemeği yedirildi. Dr. Elizabeth Somer önderliğinde yapılan bu çalışmada, tavuk çorbası içen grup kendini daha doymuş hissederken, bunun yanında yüzde 27 daha az kalori almış oldu. Bu kuralın sadece bir istisnai durumu bulunuyor.Bazen açlık ve susuzluğu karıştırıyor olabilirsiniz. Kendinizi çok aç hissettiğiniz zamanlarda büyük bir bardak su için. Biraz bekledikten sonra hala açlık hissetmiyorsanız, vücudunuzun o an neye ihtiyacı olduğunu çözüp, gerekeni yapmışsınızdır.




3: Karides, istridye gibi su kabukluları, kolestrol açısından çok zengindir. Bir tarafta bu önermenin doğruluk payı vardır. Bir avuç karidesin, günlük kolestrolünüzün 3/1 fazlasına denk geldiği de doğrudur. Fakat ilginç olan bir durum var ! Karidesler doymuş yağ oranı açısından düşük değerlere sahiptir ve sağlıklı omega 3 yağ asitlerini bünyelerinde bulundururlar. Güney Kaliforniya Üniversitesi kapsamında yapılan çalışmada, karides ve diğer su kabuklularının her hafta 1 kez tüketilmesinin, kalp krizi riskini %59 azalttığı ortaya çıkıyor.




4: Ara sıra yenilen fast-food zararlı değildir. Aslında bu noktada 'ara sıra' teriminin sizin için ne ifade ettiği önemlidir. Eğer 'ara sıra' sizin için her Cuma akşamı demekse, bu önerme sizin için doğru olmaz. Eğer her birkaç ayda bir anlamına geliyorsa ve vücut ölçüleriniz sağlıklı değerlerdeyse, hatta bol sebze, badem, ve tam buğday tüketiyorsanız doğrudur. Ama çok azımız tamamen istediğimiz vücutlara sahibiz. Eğer canınız çekiyor ve fast-food yemek istiyorsanız, sonrasında 1-1.5 saat yürümeyi kesinlikle ihmal etmeyin.




5: Kadınlar menapoz sonrası doğal olarak kilo alırlar. Evet suçlanabilecek birçok şey var! Akneden tutun da pre-menstural sendromun dahilindeki hormon değişikliklerine kadar! Bu noktada, fiziksel egzersizlerin kesilmemesi gerekiyor. Eğer ki düzenli egzersize devam edilirse, birbirini takiben aynı sonuçları veren çalışmaların ışığında, kadınların menopoz sonrası kilo almamaları sağlanabiliyor. Tek sır egzersizde!




6: Gazlı içeceklerin diyetleri zarar vermez. İlk olarak size gerçek öneriyi verelim. Su, taze sıkılmış meyve suyu ve yeşil çaydan asla vazgeçmeyin. Bu içecekleri diyet gazlı içeceklerin yerine mümkün olduğunca fazla tüketin. Hem diyet hem de diyet olmayan gazlı içecekler, böbrek rahatsızlıkları ve kalp hastalıkları riskini artırır, bununla beraber diş minelerine zararlı asitleri barındırırlar.


Bayramda Sağlıklı Beslenme Önerileri




RealAge olarak yaklaşan Kurban Bayramında bol miktarda tüketilen etlerin, kimi zaman sağlık sorununa yol açtığından sizlere bazı öneriler hazırlamak istedik...Bu hafta sorularımızı Anadolu Sağlık Merkezi�nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir'e yönelttik.

Uzmanımız, bayramda tüketilen et miktarı konusunda uyarıda bulunuyor.

İşte size Kurban Bayramında beslenme önerileri...




Etler kaliteli protein kaynağı olmasının yanı sıra yağ, çeşitli minerallerin (özellikle demir, çinko, fosfor, magnezyum) ve vitaminlerin de (özellikle B12, B6, B1 ve A vitamini ) kaynağıdır.

Hayvansal kaynaklı yiyeceklerin doymuş yağ ve kolesterol içerikleri yüksektir. Bu yüzden tüketilen miktarlara dikkat edilmesi gereklidir. Kişisel farklılıklar olmakla beraber, günde 100-150 g tavuğun göğüs eti, hindi, yağsız dana eti, balık gibi etlerin tüketilmesi uygundur. Ancak etlerin çok yağlı kısımları tüketilmemeli, hayvanın iç yağları yemeklere lezzet vermek amacıyla kullanılmamalıdır. Kurbanlık hayvanların iç organları da (sakatat) kolesterol ve yağ miktarları fazla olduğundan tüketilmesi önerilmemektedir.

Etler sindirimi zor olan besinlerdir. Yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertlik hem pişirmede, hem de sindirimde zorluk yaratır. Bu nedenle taze kesilen etler hemen tüketilmemelidir. Buzdolabında 1-2 gün bekletilmiş et, haşlama veya ızgarada pişirme yöntemiyle pişirilerek tüketilmelidir.




Nasıl pişirilmeli?

Yanlış uygulanan pişirme ve saklama yöntemleri sonucunda etlerde protein, vitamin ve mineral kayıpları oluşmaktadır. Etlerin yağda kavrulması ve kızartılması besin öğesi kayıplarının artmasına, fazla miktarda yağ tüketilmesine ve ileride sağlık sorunlarının oluşmasına yol açabilmektedir.

Kızartma, kavurma, hamur işleri gibi kalorisi yüksek ve sindirim sistemini zorlayabilecek besinler yerine; bu dönemde daha hafif ve pişirme yöntemi haşlama veya kendi suyunda olan besinleri tercih etmek olası sağlık problemlerinden en az düzeyde etkilenmeyi sağlayacaktır. Çok yüksek ısıda uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli kanserojen maddelerin oluşumuna neden olabileceği için tercih edilmemelidir.




Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya sebzelerle birlikte tüketilmesi besin çeşitliliğinin sağlanması, sebzelerde bulunan C vitamininin etlerde bulunan demirin emilimini artırması açısından sağlıklı bir yöntemdir.

Etler ızgarada pişirilirken etle ateş arasındaki uzaklık eti yakmayacak, kömürleşme sağlamayacak şekilde ayarlanmalıdır. Etlerin iç sıcaklığı en az 75 ºC olmalıdır. Çok yüksek ısı dış yüzeyin yanmasına ve su kaybının fazla olmasına yol açarak besin öğesi kaybını artırır. Etlerin haşlanarak pişirilmesi sağlıklı olmasının yanı sıra, ette olması muhtemel parazitlerin insana geçmesini de büyük ölçüde engeller.




Nasıl saklanmalı?

Etleri, küçük parçalar halinde buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklanmalıdır. Buzlukta ( -2 ºC ) birkaç hafta, derin dondurucuda ise (-18 ºC ) 3 ay saklanabilir.

Etler kolaylıkla bozulabilen potansiyel riskli besinlerdir. Etlerin dondurulduktan sonra tekrar çözdürülmesi bazı mikroorganizmalar için üreme yeri oluşturur ve bu da sağlığımızı tehdit edebilir. Bu nedenle buzlukta saklanan etler buzluktan çıkartılınca yemek içinde tamamen kullanılacak şekilde parçalara ayrılarak buzluğa konulmalı, çözdürülen et hemen pişirilmeli, tekrar dondurulmamalıdır. Çözdürülmek istenen etin buzdolabında çözünmesi sağlanmalıdır. Çabuk çözülmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözdürme, oda sıcaklığında bekletme sakıncalı yöntemlerdir.




Bayramda bunlara dikkat!

� Sabah mutlaka kahvaltı edilmeli; kahvaltı hafif ve her grup besin öğesini içerir nitelikte olmalıdır.
� Bayramda sayıca az öğünlerde fazla miktarda yemek yerine az ve sık beslenilmelidir.
� Bayramda da her zaman olduğu gibi tek yönlü beslenmek yerine, gün içinde tüm besin gruplarından (süt-yoğurt-et-sebze-meyve-tahıllar vb) yeterli ve dengeli miktarlarda alınmalıdır.
� Yemekler bitkisel sıvı yağ ile pişirilmeli, kızartma ya da kavurma yerine ızgara, fırında, haşlama ya da buğulama yapılmalıdır.

� Etlerin hepsi hemen tüketilemeyeceğinden saklama koşullarına mutlaka dikkat edilmelidir.
� İkram amaçlı sunulan her tatlı kabul edilmemeli, aralarında en hafif olan sütlü ve meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Hamur tatlılarından yemek zorunda kalınırsa miktarı az olmalı.
� Bayramda artan kahve ve çay tüketimi aşırı miktarlara ulaştığında uykusuzluk , mide problemleri ve kalp ritim bozukluklarına neden olabilir. Kahve ve çay yerine bitki veya meyve çayları tercih edilmelidir




Son olarak da Konya Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekim Yardımcısı Dr. Dt. Cenk Altınöz'ün sözlerine kulak veriyoruz. Bayramında, yoğun tatlı ve şeker tüketiminin dişleri rahatsız edeceğini söyleyen Dr. Altınöz aşırı tatlıdan kesinlikle kaçınılması gerektiğini belirtti.

Özellikle çocuklarda dişlerin yetişkinlere oranla daha fazla etkilenebileceğini ifade eden Altınöz, bu yüzden bayramında ağız temizliğine biraz daha fazla özen gösterilmesini önerdi.

Tatlılardan sonra bir bardak su içilmesi ya da ziyaretlerden sonra bir elma yenmesinin, şekerin etkisini azaltacağını ve dişlerin rahatlayacağını dile getiren Altınöz, ''Bu yüzden elma taşımak faydalı olabilir. Ayrıca 2-3 ziyaretten sonra, tatlı, şeker ya da çikolata tüketilmişse, dişlerin fırçalanması iyi olacaktır. En azından hassas dişleri rahatlatmış oluruz'' dedi.



İzleyiciler

Blog Arşivi