MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
Cevat Abbas ve Atatürk
Cevat Abbas (Gürer) Atatürk 'ün yaveridir.
Torunu sevgili ve babayiğit Hüseyin Gürer, Cumhuriyet 'in idare müdürüdür.
Hüseyin Gürer 'in oğlu Turgut Gürer , babasının yardımıyla, eski belgeleri, kitapları, anıları toplayarak büyük dedesinin Atatürk 'le ilgili anılarını gündeme getirdi.
Cumhuriyet Kitapları tarafından dağıtılan bu yapıt gerçekten çok ilginç ve özgün belgeler, anılar içeriyor.
*****
Bir lider nasıl başarılı olur?
Bir komutan emrindeki askerleri nasıl ölüme yollar?
Nasıl zafere ulaşır?
Mustafa Kemal Atatürk 'ün liderliğinin sırrı nedir?
İşte kitapta bu sorunun yanıtına ışık tutan pek çok ipucu var.
Öyle anlaşılıyor ki Mustafa Kemal Atatürk 'ün en büyük liderlik sırrı "İnsana yaptığı yatırımdır" :
O, insana inanır, çevresindekileri de kendine inandırır.
Savaş alanında, hücum sırasında en önde, çekilme sırasında en arkadadır. (s. 53)
En büyük silahı "iknadır" .
*****
İşte Güneydoğu cephesinden bir anı.
Bir çekilme emrinin ardından, erlerden biri "kükremiş bir aslanın homurdanmasını andıran bir sesle" isyan etmektedir:
"Üç gün, üç gece düşmana dikine, dikine süngü salladım, beni buraya niçin çektiler? İki saat evvel taburumla süngü hücumu yaptık; düşman çekildi. Amma bizi de buraya çektiler, niçin çektiler?"
Mustafa Kemal de, Cevat Abbas da erle aynı üniforma içindedir; er onları tanımadan isyanını dile getirmektedir.
Cevat Abbas , erin ileri geri konuşmasından komutanının rencide olabileceği kaygısını taşırken Mustafa Kemal ona sakin olmasını işaret eder ve başlar erle konuşmaya.
Köyünü kasabasını, ailesini sorar, onu sakinleştirir.
Daha sonra, "O büyük dâhi askere, üç gün üç gece cereyan eden muharebenin tafsilatlı (ayrıntılı) hesabını da verir."
Bununla da yetinmez "Beş on gün sonra size Muş'u zaptettireceğim" der.
Balıkesirli İsmail, can kulağıyla dinlediği bu sözlerden sonra karşısındakinin bir komutan olduğunu anlar ve bir soru sormak için izin ister:
"Zatınız Mustafa Kemal Paşa mısınız?"
"Evet" yanıtını alınca da:
"Paşam mademki sen buradasın... Başımızdasın... Öyleyse mesele yok" der siperine arkadaşlarının yanına döner ve savaşa devam eder. ( ss.50-51)
*****
Danışma, konuşma, anlatma, ikna...
Bunlar, yani insana verdiği değer, Mustafa Kemal Atatürk 'ün sadece inanılmaz bir savaşı kazanmasında değil, 20. yüzyılın en büyük siyasal, toplumsal ve kültürel mucizesi olan Türkiye Cumhuriyeti' ni yaratmasında da kullandığı en önemli yöntemdir.
*****
Keşke "Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük" anlayışıyla, ellerine geçirdikleri koltukları oligarşik bir diktatörlük yaklaşımı içinde kullanan günümüzün siyasal parti liderleri ondan biraz esinlenselerdi...
Türkiye çok daha başka olabilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder