7 Aralık 2008 Pazar

Öğretmenim çok suçlusun.

Dün selamını aldım Öğretmenim. Eğer hapishanede olmasaydım gelip hem
> elini öper, hem de bu sözlerini yüzüne söylerdim.Sen çok suçlusun
> öğretmenim.Bana kızmışsın, eleştirmişsin. "Böyle bir insanın öğretmeni
> olduğum için utanıyorum" demişsin. Doğru söylemişsin. Benim gibi bir
> insan yetiştirdiğin için gerçekten çok utanmalısın. Çünkü ben
> gururlanacak hiçbir güzel şey yapmadım. Aileme, çevreme ve
> sevdiklerime zarar verdim, kötü işlere bulaştım. Sonunda da hapse
> girdim. Ben iyi bir insan, faydalı bir kişi olamadım. Bu doğru. Ben de
> kendimden memnun değilim. Çevredeki insanlar tarafından dışlanmak,
> horlanmak ve kötü bir insan olarak görülmek elbette ki, insanı memnun
> etmez. Ama öğretmenim, benim bu kötü ahlakım ve yanlış
> davranışlarımın sebebi sensin.
>
> Sen çok suçlusun öğretmenim.
>
> Beni okutan, beni eğiten ve bana şekil veren sensin. Sana baktım,
> örnek aldım. Ne verdiysen o oldum. Seninle beş yıl aynı okulu
> paylaştım, sonra da mezun oldum. Hatırlar mısın maceralarımızı,
> hatırlar mısın bana yaptıklarını?Gel birlikte hatırlayalım da neden
> suçlu olduğunu söyleyeyim.Annem yoktu. Evimizdeki ikinci anne de beni
> istemiyordu. Ailede hiç huzurum ve rahatım yoktu. Her şeyi eksik ve
> noksan yapıyordum, verdiğin görevleri de bu yüzden yerine
> getiremiyordum. Benim zor hayat şartlarımı bildiğin halde asla
> anlayışlı olmadın, hep üzerime gelip, çok ağır, çok ezici ve gururumu
> kırıcı hesaplar sordun. Beni hem sevgiden, hem okuldan, hem de
> toplumdan soğuttun.
>
> Neler mi yaptın?
>
> Annem olmadığı için temiz ve tertipli olamıyordum. Benimle her sabah
> bu yüzden alay ederdin. Ya kirli ve yırtık pantolonumla, ya kirli
> ellerim ve uzamış tırnaklarımla, ya da bakımsız yüzüm ve saçlarımla
> alay ederdin. Nasıl ezilip büzülürdüm, küçülürdüm ve sana içten
> bilenirdim.Ödevlerimi yapmayınca, elindeki cetvelle vurmadığın ve
> acıtmadığın yer kalmazdı. Dayanamayıp ağlayınca da "Erkekler ağlamaz"
> derdin. Bu yüzden, okula gelmek bana işkence olurdu. Zaten huzursuz
> evden bir an önce kaçmak, kendimi dışarı atmak isterdim. Tek sığınağım
> okuldu. Okulu da sen bana dar ederdin, senin yüzünden geldiğime pişman
> olurdum. Bu yüzden bütün insanlara, herkese isyan eder, asi olurdum.
>
> Bir gün beni babama şikayet etmişsin: "Ders çalışmıyor ve çok
> yaramazlık yapıyor" diye... Babam beni ölesiye dövdü. Babamın o ölesiye
> dayağına değil, senin şikâyetine içerledim.Ah öğretmenim sen çok
> suçlusun.
>
> Ne olurdu öğretmenim bana bir güleryüz gösterseydin, hal-hatırımı
> sorsaydın, yanağımı okşayıp, bir sevgi gösterisi yapsaydın ve beni
> kendine bağlayıp, nasihatler etseydin.Neden bunları benden esirgedin?
> Halbuki sana sığınmayı, senden yardım beklemeyi ne kadar istemiştim?
> Ah beni bir kez koruyup kollasaydın, belki de o isyan ateşi yanmadan
> sönecekti.
>
> Beni kaç kez sınıftan kovdun, onurumu beş para ettin. Arkadaşlarımın
> önünde benimle alay edince ve onların da bana gülüşlerini görünce, kaç
> kez ölmek istemiştim.
>
> Kısacası, sen bana iyi bir model olamadın, örnek bir öğretmenlik
> sunamadın. Benim toplum için zararlı olmama zemin hazırladın. Bir
> anlamda ektiğin tohumlar, ruhumda isyan meyvelerini verdi. Sonra da
> hem kendime hem de çevreme zararlı bir insan olup, çıktım.Sen çok
> suçlusun öğretmenim.
>
> Benden o şefkati esirgemeseydin ne olurdu? Bana da bu acıyı
> yaşatmasaydın? Evet, utan öğretmenim. Benim yaptıklarıma bakarak utan.
> Bana öğretmen olduğun için utan. Utan da, diğer öğretmenler senin gibi
> olmasınlar.Sen çok suçlusun öğretmenim. Ama, yine de ellerinden
> öperim. Çünkü ne de olsa sen benim öğretmenimsin.
>
> Cezaevinden Ziya Ş.
>
> Sait ÇAMLICA
>
> Eğitimci - Yazar

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi