25 Kasım 2009 Çarşamba

SİGARA

SIGARA

SİGARAYI BIRAKTIKTAN SONRA NELER OLUYOR...

Sigara bırakmanın faydalarını anlatan ve çoğunlukla "buğun kendinize bir iyilik yapıp sigarayı bırakın" klişesiyle sunulan haberlerde sigarayı bırakmanın vücuda olumlu etkilerini bir zaman çizelgesiyle vermek adettendir. Çizelgede, sigarayı bırakmanın 20 dakikadan 15 yıla uzanan zaman diliminde vücuda ne gibi olumlu etkiler yaptığı anlatılır.


Bu yıl da 9 şubat Sigarayı Boykot Günü münasebetiyle karsıma çıkan çizelgede söylendiğine göre, sigarayı bıraktıktan 8 saat sonra tansiyon ve nabız normale donuyor, 24 saat sonra kalp krizi riski azalıyor, 1 ay sonra öksürük kesiliyor, 10 yıl sonra akciğer kanseri riski ortadan kalkıyor, 15 Yıl sonra cillop gibi olunuyor.


Bir seferinde bir arkadaşımda gaza gelip sigarayı bırakmış, ama ne yazık ki çizelgede bahsedilenlerden daha farkı şeyler hissetmiş. Simdi o garip sigara bırakma döneminde arkadaşımın tuttuğu günlüğü sizlerle paylaşıyorum.


BİRİNCİ DAKİKA
Sevgili günlük,
Bu sabah Hürriyet'in Kelebek ekinde sigarayı bırakmanın vücuda yaptığı olumlu etkileri anlatan bir haber okudum. Bu tarz haberlerden oldum olası tiksinmeme rağmen nedense coşup sigarayı bırakmaya karar verdim. Kararım kesin, sigarayı bırakıyorum. Bu kararımın vücuduma etkilerini gösteren tabloyu başucuma astım. İçimin zehirden temizlenmesini tabloya bakarak daha rahat hissedeceğim. Simdi masanın üzerindeki dolu sigara paketini buruşturup çöpe sallıyor ve sağlıklı gürbüz bir kişi olma yolundaki ilk adımımı atıyorum.


SEKİZİNCİ SAAT
Sevgili günlük,
Tabloya göre sigarayı bıraktıktan sekiz saat sonra tansiyon ve nabız normale donuyormuş. İnanır misin, bunu hissediyorum sanırım. Tamam,tansiyon ve nabzımın bundan sekiz saat önceki halinde de anormallik hissetmemiştim,ama normale dönmesi iyi bir şey herhalde. Coşkumu paylaşmak için Teoman'ı aradım, sigarayı bırakmama "geçici Ubeyd Korbey sendromu" adini takti. "Oğlum" dedim, "bak tam sekiz saattir sigara içmiyorum, tansiyonum ve nabzım cillop gibi oldu". Bunu söyleyince kendi nabzının ve tansiyonunun da harika olduğunu söyledi, meğer sekiz saattir uyuyormuş. Yavşak iste, ben ne diyorum o ne diyor. Yalnız laf aramızda, kafama takıldı gerçekten, demek ki günde sekiz saat uyuyan bir sigara tiryakisinin tansiyonu ve nabzı da günde bir kere normalleşiyor. E peki, tansiyon ve nabız günde uç kez normale dönemeyeceğine göre benim kazancım ne bu isten? Demek ki, savası erken bırakmayacaksın. Yoksa Teoman itinden ne farkım kalır? Onun tansiyonu da normal, benimki de.... Neyse, bak icaz....


ONUNCU SAAT
Sevgili günlük,
Sigarayı bırakırken başlangıcın çok zor geçtiğini duymuştum. Hiç de değilmiş. Az önce yemek yedim, iştahım acilmiş, yemeklerin tadını daha iyi aldım. Yıllardır ilk kez yemeğin üzerine sigara içmeyeceğim.


ON BİRİNCİ SAAT
Acaba azaltarak mi bıraksam? Sadece yemeklerden sonra içsem mesela? Yok, dayanmam lazım. Kuruyemişçiye gidip kabak çekirdeği alayım, oyalanırım.


ON ÜÇÜNCÜ SAAT
İki saattir aralıksız kabak çekirdeği yiyorum. Ve bir de yıldıran dejavu: "abı bu çekirdeğe elini sürünce bırakamıyorsun."


ON DÖRDÜNCÜ SAAT
Kabak çekirdeğini bırakınca yemekten sonrakine benzer bir sigara içme isteği uyandı. Çöpe attığım sigara paketini ararken telefon çaldı, Teoman mis. "Sağlığında yeni düzelmeler var mi?" diye sorup kahkaha attı. Vay ayı vaaay, sigarayla mücadelemde basarisiz olmamı bekliyor demek ki. Bu beni sinirlendirmekten çok kamçıladı. Ulan Teoman, görüşürüz bakalım. İlk isim sigara paketinin olduğu cop torbasını evden atmak.


ON YEDİNCİ SAAT
Sevgili günlük,
Kendimden utanıyorum. Az önce kapıdaki cop torbasını geri almaya karar verdim, kapıcı götürmüş. Kararsızım, sigarayı bırakanların sinirli olmaya başladığı ve kilo aldığı söyleniyor. Şişman ve sinirli biri olup Hüseyin'e benzemeyeyim sakin?


YİRMİ DÖRDÜNCÜ SAAT
Sevgili günlük,
Biliyor musun, sigarayı bıraktıktan 24 saat sonra kalp krizi riski yüzde 25 azalıyormuş. Fena değil ha, ne dersin? Teoman'ı aradım az önce, sana en fazla 15 gün veriyorum dedi. Kalp krizi riskinin azalmasından söz ettim, güldü. Gül bakalım Teoman efendi, gül... Gidip kabak çekirdeği alayım.


İKİNCİ GÜN
Sevgili günlük,
Dün çok kötü geçti. Kuruyemişçiye gidip bir kilo kabak çekirdeği aldım. Gazeteleri çıkmadan okusaydım keşke, Hıncal Uluc kösesinin yarısını "kabak çekirdeğinin cinsel güce katkıları"nah ayırmış. Allahım, ya kuruyemişçi de okumuşsa yazıyı? Ulan yüz gram al çık, bir kilo niye alıyorsun? Bundan sonra o dükkanın önünden geçemem.


ÜÇÜNCÜ GÜN
Sevgili günlük,
Çok güzel bir gündeyiz. Sigarayı bırakmamın üzerinden 72 saat geçti, yani sinir uçlarım bugünden itibaren yenilenmeye başlıyor. Daha da güzeli, sevgilim geliyor. Buğun biraz sinirli gibiyim, kızın yanında arıza yapmasam bari...


DÖRDÜNCÜ GÜN
Sevgili günlük,
Dun ne güzel başlamıştı hatırlarsın, ama korktuğum basıma geldi ve sevgilimle kavga ettim. Her şey iyi başlamıştı halbuki. Bir ara dışarı çıktık, ben sosisli sandviç almak istedim, hanımefendi karsı çıktı. Neymiş, yürüyerek yemek yenilmezmiş. Durduk yerde kavga çıktı. Sonunda dayanamayıp karsıdaki lokantaya gittim ve patlıcan musakka söyledim. Garson tabağı getirir getirmez hatunun yanına koştum ve "yürüyerek yemek öyle yenmez böyle yenir" diyerek elimde tabak yürümeye başladım. Bir yandan da musakkayı yemeye çalışıyorum. Kız kaçmaya başladı, ben de peşinden koşuyorum. Bir ara ağzımdan köpükler çıktığını far kedince durakladım. Elimdeki tabağı çöpe atıp eve dondum. Sevgilimin telesekreterine not bıraktım, umarım arar.


BEŞİNCİ GÜN
Bu sabah İstikbal' den çek-yat gelecekti, öğlene kadar bekledim, ne gelen var ne giden. Birden sinirlerim tepeme çıktı, elimde odunla beklemeye başladım. Hayır, niye sözünde durmuyorsun kardeşim? Sabah dediysen sabah getir. Adamlar saat üçte geldiler, ben odunla kapıya çıkınca tedirgin olup kaçtılar. Istikbal'i arayıp siparişi iptal ettim, Yataş'ı var Mobella'sı var canim, banane yani...


ALTINCI GÜN
Sevgilim aradı, bana çok kızgın olduğunu söyleyip bir çuval zır yaptı. Zaten ona moralim bozuk, bir de Teoman gelip karsımda fosur sigara içmesin mi? Dumanı suratıma üflediğinde çaktırmamaya çalışarak içime çekmeye çalıştım.Ulan özlemişim be...


YEDİNCİ GÜN
Kabul etmem gerekir ki bugün çok sinirliydim. Gevşemek için televizyonu açıp belgesel izlemeye başladım. Discovery Channel'da Timsah Avcısı diye bir kavuk var, 10 dakika dayanamadım herife. Eline bir yılan almış, yılan çıtır ısırıyor, bu gevrek gülüyor. Neymiş, yılan zehirsizmiş. Ya arkadaşım, zehirsiz diye ne bu yani? National Geographic'i açıyorum, zürafalar var, daha iyi. Ama zürafalardan, Mary ve ailesi diye söz ediliyor. Allah belanızı versin hepinizin. Sut içip uyumaya karar veriyorum, sut şişesinin üzerine "lütfen çalkalayınız" yazmışlar. Çal-kaç-la-mı-yo-rum. Mecburmuyum lan sizin şişenizi temizlemeye. Para almasını biliyorsunuz eşşoğlueşşekler sizi be! Aksam arkadaşlarla bira içmeye gittik. Bu insanlar ne kadar anlayışsız var ya günlük, aklin oynar. Ulan zaten sigarasız bira içiyorum, beynim sulanmış, hala üzerime geliyorlar. Masada ideolojik hadise çıktı, dışarı kadar uzadı. Tartışma sorun değildi de "sigarayı bıraktığından beri kilo aldın laf koca göt" de yince dayanamayıp kafa attım Teoman'a. Yapmasam iyiydi.


SEKİZİNCİ GÜN
Teoman arayıp bir daha benimle görüşmek istemediğini söyledi. Çok umurumdaydı lavuk. Gereken cevabi verdim zaten. Bu arada, gazetede okudum yine. Sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden bahsediyordu. Azaltarak bırakma ve marka değiştirerek bırakma maddeleri ilgimi çekti. Acaba? Ama yok, bu kadar dayandım, gerisini getirmek lazım.


DOKUZUNCU GÜN
Sevgili günlük,
Sana ne zamandır sevgili günlük diye seslenmediğimi far kettim. Oysa sen bu dünyada beni anlayan tek varlıksın, tek dostumsun. Bugün ne oldu biliyor musun, sevgilim beni terletti. Alçak kadın, Manyaklaştığımı söyleyip ayrıldı benden. Bu arada kabak çekirdeğinin bokunu çıkardım, her tarafımda sivilce çıktı.


ONUNCU GÜN
İki gün önce, sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden söz etmiştim. Ben iki yöntemi birleştirip hem marka değiştirdim hem de azalttım. Günde üç tane yemeklerden sonra Parliement içiyorum. O kadar zaman sonra ilk içilen sigaranın bir güzel kafası var, şaşırırısın.


ON BİRİNCİ GÜN
Kendime bir iyilik yapıp sigarayı beşe çıkardım. Ha üç, ha beş. Eskiden günde bir paket içiyordum, simdi beş tane içiyorum. Yine kazançlıyım yani...


ON İKİNCİ GÜN
Bugün gazetede Amerika'da yapılan bir araştırmayla ilgili haber okudum. Habere göre günde 10 taneye kadar sigaranın çok fazla zararı yokmuş. Üstelik sigaranın markasını değiştirmekten falan da bahsedilmiyordu. Madem öyle günde 10 tane Camel içebilirim.


ON ÜÇÜNCÜ GÜN
Sevgilimi ve Teoman'ı arayıp özür diledim. Sevgilim, bir sure daha görüşmek istemediğini söyledi. Ağzımdan köpükler çıkarken koşturduğum sahneyi unutan. Ağlıyormuş. Hakli kız, bir şey söyleyemedim. Teoman aramızda gecen hadiseyi sigaraya yordu, ona göre yavaş yavaş sigara içmeye başlayınca beynim tekrar faaliyete geçmiş. Neyse barıştık ve yarin aksam buluşmaya karar verdik.


ON DÖRDÜNCÜ GÜN
Teoman'la ocak başına gittik. İçtiğim sigaraları saymadım. Teoman'ın da dediği gibi, sigaranın zararlarını bilerek içiyorum, kime ne? Sana da soruyorum günlük, sana ne?


ON BEŞİNCİ GÜN
Püfür püfür içiyorum sigaraları. Bir de, "sigaraya tekrar başlayınca ne olur" tablosu yapmaya başladım. Sevgilim de bir daha sigarayı bırakmayacağım sözünü verince geri dondu. Elveda günlük, bir daha isim olmaz seninle.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi