Çalar saati kapatıp üfleye püfleye kalktı Derya yatağından.Hemen klimayı çalıştırdı, soğuyan odayı sıcak hale getirebilmek için.Uyumaktan şişmiş gözlerini ovuşturdu, kendine kahve hazırlamak için mutfağa yöneldi.Bir kahve yaptı masaya oturdu, hemen bir sigara yaktı ardından ve kahvesini yudumlamaya başladı.Ayılmak için her sabah yapardı bunu, sigara ve kahve onun vazgeçilmeziydi çünkü..Her şeyi dakikti Derya'nın, asla hiçbir yere geç kalmaz, her şeyi zamanında bitirirdi.Saatine baktı..07:30.. Kalktı masadan, giyinmek için odasına yöneldi.Gene yüzü asıktı,gene her şeyden nefret eder,şikayet eder gibi bir hali vardı.Önce pencereye yöneldi havaya bakmak için...
“Off gene yağmur, ne bu ya.. Trafikte yoğundur şimdi.Vapurla geçeyim bari..Of ya işin yoksa uğraş şimdi sabah sabah.”
Öfkeyle kapattı perdeyi ve giyinip çıktı evden.Şemsiyesini açtı hemen ıslanmamak için..Vapura doğru ilerlerken ve söylenirken kendi kendine bir ses duydu..
'Abla...Karnım aç bana bir simit parası verir misin?
Homurdana homurdana ilerlerken, bu ince ses Derya'nın dikkatini çekmişti.Ani bir dönüş yaptı her zamanki sert bakışlarıyla.Kıvırcık uzun saçlı, mavi gözlü ufak bir kız vardı karşısında..Başı yerdeydi..Derya'nın döndüğünü hissetmişti..
'Para vermeyeceksen bile simit al be abla.'
Dedi ve ürkek bakışlarıyla Derya’yı süzdü bir anlık...Derya cevap vermemişti ama garip bir şekilde de ufak kızdan gözlerini çekemiyor ve sadece bakıyordu.Kıyafetleri yırtık ve üşüdüğü kırmızı minik burnundan belli olan küçük kız boynunu büktü ve cevap gelmediğini görünce, yırtık pantolonunun yırtık ceplerine ellerini sokarak arkasını dönüp yürümeye başladı.Derya'nın bakışlarından ürkmesi değildi bu gidişin nedeni...Başka bir şeydi boynu bükük gitmesinin sebebi..Sanki o küçücük bedeninin içinde kocaman bir kalbi vardı ve o büyük yüreğinin gururu...Para istemesi onun gururunu incitmişti..Bu nedenle sözlerine devam etmemişti ve yağmur altında ıslanarak ilerliyordu.Derya minik kızın arkasından bakmaya devam etti.Ayakkabıları iyice yıpranmıştı..Hatta ayakları çıplak bile denilebilirdi..Kendine baktı önce.. Şemsiyesine, kalın montuna ilişti gözü..Sonra sulara basa basa, yağmurda sırılsıklam olmuş küçük kıza baktı ve bir an utandı kendinden..Sıcak evi, kalın kıyafetleri vardı..Karnı da doyuyordu..Halbuki o... Kim bilir bu küçük bedeni kaç gündür açtı, kaç gündür ıslatıyordu bu yağmur onu...Derya utandı iyice kendinden ve bu bir anlık düşüncelerden sıyrıldığı anda seslendi küçük kıza.
“Ufaklık…”
Ama küçük kız sesi duysa da duymamazlıktan geldi..Gururu izin vermiyordu çünkü buna..Hoş yaşını küçük bulmayıp ta iş verselerdi; sadece karnını doyurmak için dilenmek zorunda kalmayacaktı zaten...O duymamazlıktan geldikçe Derya ısrarla seslenmeye devam etti
'Ufaklık, biraz bekle lütfen.' Diyerek adımlarını küçük kıza doğru yöneltti.Oda döndü Derya’ya doğru, daha fazla kayıtsız kalamadı çünkü...
'Efendim.'
Dedi kendinin bile duyamadığı bir sesle...Derya iyice ezilmişti karşısında..Gözleri buğuluydu..Yanakları soğuktan kızarmış..Hüznün resmi duruyordu Derya’nın karşısında ve şimdi neden seslendiğini ve nasıl devam edeceğini bilemeden gitti yanına,çöktü önüne...
'Nereye gidiyorsun bakayım sen bu yağmurda? '
Dedi hafif gülümseyerek...Ufaklık yalan söylediği her halinden belli bir şekilde
' Hiç..Ben yağmurda dolaşmasını severim abla..'
Dedi ve biraz buruk devam etti...
'Biraz önce kusura bakma...Karnım acıktı, paramı da….'
Bu sırada Derya,
'Sorun değil canım boş ver. '
Dedi gülen gözlerle...
'Bak ne diyeceğim, işin yoksa eğer küçük hanım, ben biraz dolaşacağım bana eşlik eder misin acaba? '
Dedi hemen ardından..Mavi gözlü kız,
'ama..'
Dedi şaşkın...
'Ama annen tanımadıklarınla dolaşma dedi değil mi? '
Diye sözünü tamamlamak istedi Derya..Küçük kız üzgün,
'Hayır benim annem yok.'
Cevabını verdi...Derya bu sözler üzerine iyice ezildi kendisi küçük yüreği büyük bu kız karşısında..Ne diyeceğini şaşırdı...
'Bak canım..Ben tek gezmesini sevmem..Hadi kırma beni..Hmm? '
Dedi gene ısrarla...Küçük kız olur anlamında başını salladı...Derya mutlu olmuştu onu kandırınca...Evet ilginçti..İlk defa, hem de minicik bir kız çocuğu mutlu etmişti onu...Yağmur yağıyordu hızlıca...Derya küçük kızı kucağına aldı..Şemsiyeyi onun eline tutuşturdu...
'Tut bakalım ıslanmayalım..Tamam yağmuru seviyorsun da yeterince ıslanmışsın zaten değil mi? ' Dedi..O sırada küçük kızın gözlerinde hafif bir gülümseme belirdi.Derya’nın kucağındaydı artık..Titrediğini hisseden Derya daha da sıkı sarılmıştı ona ve o ilk defa sıcacık bir kucaktaydı, ilk defa üşümüyordu küçük bedeni...Sarmaş dolaş ilerlediler sahilde...
'Ben kahvaltı yapmadım, önce güzel bir karnımızı doyuralım ne dersin? '
Dedi Derya.Halbuki o hiç kahvaltı yapmamıştı ömrü boyunca...Küçük kız her zamanki sevimliliğiyle onayladı onu...İlk gördükleri restorana girdiler böylece...Kahvaltı istediler hemen ve hem yediler hem konuştular...Hem Derya mutluydu bu durumdan hem de küçük kız...Nasıl mutlu olmazdı ki zaten..Karnı doyuyordu, lokanta da sıcacıktı...Çok güzeldi yaşadıkları, gülümsüyordu sürekli...Derken Derya çayından bir yudum aldı,
'Küçük arkadaşım ismini söyleyecek mi bana bakalım? Hem sen kaç yaşındasın? '
Dedi ve göz kırptı iştahla yumurtasını yiyen ufaklığa...
'Bahar benim adım ablacım.'Dedi gülümseyerek küçük kız,
'Yedi yaşındayım ben.'
Sesi daha güçlü çıkıyordu artık..
'Tamam Bahar’cım, şimdi sen beni mutlu ettin ve ben, eğer kabul edersen sana birlikte alışveriş yapmayı teklif ediyorum.'
Dedi Derya..
'Ama abla benim param...'
Demesine kalmadı Bahar’ın
' Hşşşt sana para dedim mi ben..Evet mi hayır mı..Merak etme hiç para vermeyeceğiz zaten..Bana güven.”
Diye çıkıştı Derya...Bahar anlamamıştı, nasıl para vermeyecekti kavrayamadı ama mutluydu ya onayladı hemen...Lokantadan doğru alışverişe gittiler...Derya’nın bir ara telefonu çaldı..Doğaldı bu…İlk defa işe gitmemişti, hem haber de vermemişti..Aramaları çok doğaldı; ama Derya cevap vermedi… Tamamen kapattı telefonunu...
Önce bir ayakkabı mağazasına girdiler birlikte.Birbirinden güzel ayakkabılar aldılar..Sonra da giysiler seçtiler birbirlerine rengarenk...Derya hepsini kredi kartıyla almıştı ve alışveriş serüveni bitmişti iki arkadaşın...Derya, Bahar’a dönüp,
'Gördün mü hiç para harcamadık? '
Dedi,sonra tuttu minik arkadaşını elinden ve sinemaya gittiler birlikte...Parkta sallandılar, güldüler, oynadılar..
Ama her gün gibi bugünde bitiyordu artık.Akşam olunca Derya,
'Ailen merak eder, nerdesiniz sizİ bırakayım seni? '
Dedi..Bahar’ın gözlerindeki hüzün geri döndü bu sözlerin ardından...
'Ben giderim ablacım.'
Dedi..İki yanağından ballı bir öpücük aldı Derya’nın...Arkasını döndü ve ilerlemeye başladı.Gözleri dolmuştu ve hiç arkasına bakmıyordu...Derya’da tekrar seslenemedi ona...Ve gizliden takip etmeye başladı Bahar’ı...Bahar nereye gittiğini bilmiyordu sadece yürüyordu.Gene yalnız kalmıştı işte gene tekti..N’apacaktı? Babasının yanına mı gidecekti..Ama babası onu kovmuştu..Bunları düşünüyordu sürekli ve yürüyordu başı önde...Arkasında Derya’nın olduğunu fark etmeden, her şeyden habersiz yürüyordu...Bir süre sonra Derya daha fazla dayanamadı ve seslendi Bahar’a..
'Bahar..'
Bahar döndü, gözlerindeki yaşı belli etmeden silerek...
'Ben..'
Dedi, Derya başı eğik..Çünkü eziliyordu Bahar’ın karşısında..Her şeyi rahat yaşayıp şikayet ederken,onun ise berbat bir hayattan bile şikayet etmemesi eziyordu onu...Durmadan ve Bahar’ın gözlerine bakamadan devam etti sözlerine...
'Bahar’cım..Ben tek yaşıyorum ve bugün seninle çok mutlu oldum biliyorsun.Eğer benimle yaşamayı kabul edersen daha mutlu olacağım..Bilmeni istedim sadece.'
Dedi büyük bir heyecanla; çünkü Bahar’ın vereceği cevabı bilmiyordu ve bu korkutuyordu onu..Ve evet şimdi de ilk defa ret edilmek korkutuyordu onu...Bir günde ne kadar çok şeyi başarmıştı gözleri buğulu ufaklık...
Bahar cevap vermedi… Sadece sarıldı...o kadar sıkı ve o kadar sıcaktı ki hiç konuşmadan tuttular evin yolunu...
O gün ve ertesinde Bahar’a oda hazırladılar, yeni kıyafetler ve oyuncaklar aldılar...Onun mutlu olması için gerekli her şey vardı artık Derya’nın evinde...Her şey çok güzel gidiyordu, ikisi de çok mutluydu... Öyle ki Derya’nın arkadaşları onun yaşadığı değişimi gördükçe şaşırıyorlardı..Bahar ise hala olanlara inanamıyordu...Artık sıcak bir evi vardı ve onu seven bir ablası... Her gün kalkıp birlikte kahvaltı yapıyorlar, daha sonra da ona bakan kadını beklemek üzere işe uğurluyordu ablasını...
Ama o sabah kalkamadı kahvaltı için...Bu sefer Derya’da işe gitmemişti..O yatağında yatarken Derya’da onun baş ucunda bekliyordu...Beyaz önlüklü bir amcada duruyordu yanında...Anlamadı ne olduğunu..Derya endişeli bir şekilde bakıyordu gözlerinin içine...
'Üşüyorum ablacım.'
Dedi titrek...
'Tamam canım, hasta olmuşsun..Doktor amca ilaç yazacak ve sen onları içer içmez iyi olacaksın...Merak etme bebeğim.'
Dedi Derya, ateşler içinde yanan ufaklığa...Onu sakinleştirmek istiyordu ama korkuyordu..Hayatını güzelleştiren bu ufaklığı kaybetmekten korkuyordu şimdi..Doktor ilaçları yazdı ve,
'Şimdi uyumalısın küçük hanım.'
Dedi Bahar’a..
'Sizde ilaçları alın hemen hanım efendi.Bir sorun çıkarsa beni ararsınız..'
Sonra da çıktı...Derya doktoru geçirdi, teşekkür etti..Hemen ilaçları alıp Bahar’ın yanına çıktı...Uyuyordu küçük melek..Derya elini tuttu Bahar’ın ve başında beklemeye başladı.Akşam saatlerinde ancak kendine gelebildi Bahar...Derya hazırladığı çorbayı içirdi hemen ve ilaçlarını verdi...Gene yanında durdu Bahar’ın...Konuştular sürekli,Derya anlattı durmadan.Gelecekte yapacaklarından söz ettiler o akşam..Uyuma vakti geldiğinde Bahar,
'Ablacım yanımda yatsan bu akşam, n’olur.'
Dedi usulca.Derya kıramadı ve kucak kucağa yattılar o gece...
Sabah dörde doğru; Derya bedeninde bir alev topu hissetti,uyandı hemen... Sayıklıyordu Bahar, ateşler içindeydi, yanıyordu...
'Üşüyorum ablacım daha sıkı sarıl ısıt beni.'
Diyordu Derya’ya...Derya şaşkın ne yapacağını bilemiyordu.Hemen doktoru aradı...Doktor,
' Soğuk su kompleksi yapın, eğer ateşi kırkın üzerindeyse soğuk suyun içinde tutun.Ben hemen geliyorum.'
Dedi ve kapattı telefonu.Derya önce Bahar’ın ateşini ölçtü, dereceyi görünce eli ayağına dolaştı; çünkü derece 41.5 u gösteriyordu...Hemen küveti soğuk suyla doldurdu..Bahar’ı aldı kucağına ve,
'Canım çok soğuk biliyorum ama n’olur düşürmemiz lazım ateşini.'
Dedi..
'Ablacım n’olur üşüyorum, n’olur yapma… N’olur..'
Diyordu Bahar; ama başka çaresi yoktu Derya’nın...Giysilerini çıkardı Bahar’ın, sımsıkı sarıldı ve birlikte küvete oturdu onunla..Bahar ağlıyordu..
“Ablacım çok soğuk n’olur…”
O böyle dedikçe Derya’nın içi yanıyordu..Evet su buz gibiydi, oda üşüyordu ama yapacak tek yol buydu..En azından doktor gelene kadar başka çareleri yoktu önlerinde…
“Tamam canım dayan..Sen nelere dayandın..Doktor gelene kadar tamam mı canım? ”
Dedi..Bahar kafasını oynattı güçlükle..Sonra kendinin bile duymadığı bir sesle..
“Bana bir şeyler anlat ablacım, uyumayayım.”
Dedi…Derya öptü onu alnından ve sarılıp iyice soğuk suyun içinde,anlatmaya başladı.
“Sen karşıma çıktın ya bebeğim, hayatımı güzelleştirdin biliyor musun? Sen benim meleğimsin ve bu hastalığı yenince sen; ikimiz tatile çıkacağız baş başa,denize gireceğiz, oyunlar oynayacağız gene…Gene güleceğiz birlikte…”
Bahar sessiz sedasız dinliyordu Derya’yı..Derya hiç susmadan anlatıyordu… Doktor girdi o arada içeri…Hemen müdahale etmek istedi..Derya sessiz bir şekilde,
“Hşşşttt dokunmayın uyuyor…Yüzü gülüyor gördünüz mü? Bırakın bozulmasın bu hali.. Ben anlatmaya devam edeceğim doktor…Çok geç kaldınız, o artık uyuyor ve uyanmayacak..Şimdi bırakın ve gidin bizi…Ben ona anlatmaya devam edeceğim! ”
Dedi..Evet..Bahar son uykusuna gülerek dalmıştı..İçi sıcacıkken, mutluyken, seviyor ve seviliyorken uyumuştu bu sefer…Yüzü belki de bu yüzden gülümsüyordu…Derya saçlarını okşadı ve devam etti…
“Sonra sen büyüyeceksin Bahar’ım..Aşık olacaksın ve benim hayatımı güzelleştirdiğin gibi aşık olduğun kişide senin içini güzelleştirecek..Ben senin gözlerindeki parıltıları görüp mutlu olacağım..Ve belki evleneceksin anane yapacaksın beni…Hep mutlu ve güzel olacak hayatın ve hep gülecek senin büyük gururlu yüreğin…”
Anlatıyordu Derya durmadan…Gözlerinden akan yaşlar bile susturamıyordu onu… Çünkü Bahar istemişti anlatmasını, meleği anlat demişti ya, hiçbir şey engelleyemezdi konuşmasını..
Doktor sessiz kaldı bu duruma, kapıyı kapattı ve çıktı banyodan..Bahar uyumuştu…Derya anlatıyordu…Buz gibi suyun içinde, sıcacık bir sarılışla kenetlenmişlerdi birbirlerine ve ayrılamıyorlardı….
Meral BİLGİÇ
25 Kasım 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İzleyiciler
Blog Arşivi
-
▼
2009
(238)
-
▼
Kasım
(53)
- WindowsXp yi Tamir (Acemiler icin)
- Futbol ve seksin benzerlikleri...
- İnsan olmanın kuralları
- Nezleyi önleyen reçete
- SİGARA
- KÜRESEL ISINMA 48
- ATATÜRK'ÜMÜZÜN BİZE BIRAKTIĞI EMANETİ...
- Windows XP Pro SP2 Ocak 2007 / Türkçe
- Bu gidişle 2015`i göremeyebiliriz ...
- ÇOCUKLAR DA ERGENLİK DÖNEMİ
- Windows XP Kurulum Hazırlama Aracı
- 58 adet yüksek kalitede araba resmi
- Erkek ve Kadınların 4 Ana Dönemi
- Hincal Uluc'un kedileri
- YIL 1919 ,YIL 2007
- çocukların okul oncesi ve yaşlara göre gelişim öze...
- FATİH SULTAN MEHMET
- Öykü
- NASIL OGRETMEN OLDUM ?
- Değişim (öykü)
- TURKLER HAKKINDA SOYLENENLER
- GUNUN RENKLERI
- Kadıköy´deki kadro
- İletişim
- Bilgisayarınızda sildiğiniz birşey aslında ASLA si...
- Bir Büyük Kahramanın Son Günleri, Kafkasya'dan Med...
- HAYATIN ICINDEN HIKAYELER - KOPRU
- DERS ALINACAK BIR OYKU
- İÇİMİZDEN BİRİ ATATÜRK
- Beyine zarar veren alskanliklar, cok onemli
- Kuruyemişin faydaları (inanamayacaksınız)
- Yeni yüzyılın dev çiftliği!
- Beko Basketbol Ligi 5.Hafta Değerlendirmesi
- Atatürk takvimi - Eşsiz bir çalışma...
- 19 Mayıs 1919
- Kupada kuralar çekildi. İşte gruplar
- Domuz gribi aşısı gerçeği- PAYLAŞALIM
- TÜM ATATÜRKÇÜLERE ARMAGAN OLSUN...
- İnanılmaz bir aşk hikayesi
- İnternet Atlası.....!
- ATA'NIN C.DUNDAR'A MEKTUBU
- EV TELEFONLARI
- İşte yeni kimlik kartlarımız
- Kuvvacı FENERBAHÇE
- Steaua Bükreş - Fenerbahçe 0-1 (ÖZET) (FB TV)
- Fenerbahçe - 6alatasaray PERDE ARKASI
- Son pişmanlığa da ceza indirimi var mı?
- 11. Hafta Kayserispor 1 FB 1 Gol Cristian
- Fenerbahçe - Steaua Bükreş 3-1 (ÖZET - CNNTURK, OR...
- AKP, Fransız'ın yapamadığını yaptı ve Maraş'ta Tür...
- Perulu doktordan
- 6 KASIM BELGESELİ
- Müthis Bir Atatürk Karikatürü
-
▼
Kasım
(53)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder